Çalışmanın ve Otomasyonun Geleceği İşleri Elimizden Almayacak, Yeni İş İmkanları Yaratacak
Elli yıldan fazla süredir bu soru hep sorulur: Robotlar işimizi elimizden alacak mı? Ancak otomasyonun işimizi elimizden alacağını söyleyen uzmanlar, önemli bir noktayı gözden kaçırıyorlar.
Dünyanın, sahip olduğu insan, sermaye ve kullanılacak malzemeden daha fazla binalara, altyapıya ve ürünlere ihtiyacı var.
Gelişmiş dünyadaki altyapıya bakın lütfen: yeniden yapılması gereken o kadar çok şey var ki! Köprüler çöküyor, yolların hali harap. Gelişmekte olan ülkelerde, yepyeni bir altyapının inşa edilmesi gerekiyor: demiryolları, karayolları, tüneller, köprüler. Ve bir şeyleri eskiden yapıldığı şekilde yapmak için, yeterli miktarda ham madde ya da para bulunmuyor.
Bu arada, 2050 yılına kadar dünya nüfusunun yaklaşık 10 milyar olması ve bu nüfusun %75’inin büyük şehirlerde yaşaması bekleniyor. Yarısı orta sınıfta yer alacak bu insanlar, daha fazla araba, buzdolabı ya da başka şeyler satın aldıkça, enerji talebi de artacak.
Bütün bunlar gezegen ve gezegenin kısıtlı kaynakları için güzel çağrışımlarda bulunmayabilir, ancak çalışmanın geleceğinde, inşaat ve üretim alanındaki artış, bugün kullanılanla aynı hatta daha az kaynak kullanılarak karşılanabilir. Otomatikleştirilmiş bir dünyada teknoloji, verimsizlikleri ve israfı ortadan kaldıracak, böylece daha fazla insan daha fazla proje üzerinde çalışabilecek.
Robotlar = Yeni İş
Otomasyon yüzünden günümüzdeki bazı vasıfsız işlerin ortadan kalktığı doğru; ancak bu, iş sıkıntısı olacak anlamına gelmiyor. Bilakis, tam tersi olacak. Örneğin, altyapı talebi arttıkça ve o yeni projeler inşa edildikçe, iş birliği yapan cobotları sisteme göre uyarlayacak, imal edecek, çalıştıracak ve bakımını yapacak vasıflı insanlara duyulan ihtiyaç da elbette artacaktır. Teknoloji sayesinde, inşaat atıklarında bir azalma olacak; bu da projelerdeki artış için beklenen maliyeti karşılayacaktır. Bu durum, inşaat mühendisliği ve inşaat firmalarının bir şeyleri daha ucuza, daha az atıkla inşa edebileceği ve bunu yapmak için daha az kaynağa ihtiyaç duyacağı; bu sayede, bu tür firmaların mevcut kaynakları daha iyi şekilde kullanabileceği anlamına geliyor.
Şirketler bazı görevleri otomatikleştirerek, aynı bütçeyle daha fazla projeyi üstlenebilecek; iş yoğunluğu arttıkça da daha fazla insan çalıştırmak durumunda kalacaklar. Yani bir inşaat mühendisliği firması yılda iki proje yürütürken daha otomatikleşmiş bir sürece geçiş yaparsa, artık yılda aldığı projenin iki-üç katına kadar daha fazla proje alabilir ve bu işin yapılması için daha fazla insan istihdam edebilir.
Şunu düşünün: 1967’de otomatik vezne makineleri ilk çıktığında, insanlar hemen banka memurlarının sonunun geldiğini düşünmüşlerdi. Ancak otomatik vezne makineleri 1980’lerde yaygınlaştığında, banka çalışanlarının sayısı arttı ve 2006’da zirve yapana kadar artmaya devam etti.
Bankalar, basit para çekme ve mevduat işlemlerini makinelere devrederek müşteri tabanlarını genişletti ve kredi kartları, ev kredisi ve bireysel emeklilik hesapları gibi yeni hizmetler sunmaya başladı. Sonuç olarak, banka memurları daha kazançlı satış pozisyonlarına geçme fırsatı buldu. Yani, otomatik vezne makineleri onların işlerini ellerinden almadı; yok böyle bir şey. Tam tersine, teknoloji, çalışanların kariyerlerini geliştirmelerine ve daha karmaşık sorunları çözmelerine yardımcı olmuştur. Otomasyonla birlikte, aynı şey mimarlık, altyapı, inşaat ve imalat sektörlerinde gerçekleşecek.
Otomasyon Sürdürülebilirliğe Yardımcı Oluyor
Yeryüzünde devasa kısıtlamalar var: sınırlı kaynaklar, iklim değişikliğinin etkileri, artan nüfus. Böyle kısıtlamalar varken, sektörler daha az kaynakla nasıl daha fazla ve daha iyi inşaat yapabilirler? Bu şifrelerin kırılması artık elzemdir.
İnşaat ve imalat şirketleri işleri daha verimli şekilde otomatikleştirebilirlerse, daha sürdürülebilir inşaatlar yapabilecekler. Örneğin, inşaat sürecine uygulanan robotik sistemler, insanların mevcut binalardaki ve altyapılardaki malzemeleri çok daha az para karşılığında yeniden kullanmasına yardımcı olacak. Herkese nasıl sürdürülebilir bir uygulama oluşturacağını öğretmeye çalışmak yerine, bilgisayarlar onlara hem sürdürülebilir hem de güvenilir şekilde inşa etmek konusunda yardım edecektir; bu da çok önemlidir.
Otomasyonunun gücü sayesinde, geri dönüşüm ve yeniden kullanma alanlarında yepyeni ekonomiler türeyecek. Böyle bir şeyi otomotiv sektöründe gayet tabii görebiliriz: Bazıları dünyada bu kadar arabaya gerek olmadığını söyleyebilir; ama ya arabalar daha ucuza, daha küçük, daha çevre dostu, elektrikli ve daha az malzemeden üretilseydi?
Etrafınıza bakın. Kocaman metal motor bloklarıyla, 15-20 yıllık metal yığınlarından oluşan filoların sayısını biliyor musunuz? Diyelim ki, otomobil üreticileri, içten yanmalı motorları ucuz elektrik teknolojisiyle değiştirerek 5.000 veya 10.000 dolarlık otomobiller üretmeye başladı. Böyle bir durumda sizce, insanlar, eski, kirletici madde üreten otomobillerini ne kadar hızlı ıskartaya çıkarırdı?
Elektrikli otomobiller elektronik açıdan karmaşık olabilir, ancak mekanik açıdan hiç de karmaşık değiller. Son derece otomatikleşmiş bir dünyada, üreticiler şu an yollardaki bütün otomobillerin içinde bulunan gizli ham maddeleri geri dönüştürebilirler ve gezegendeki araç filolarını hızla yenileyebilirler.
Yeni Beceriler, Yeni Sektörler
Otomasyon iki sonuç doğuracak: Mevcut sektörleri dönüşüme uğratacak ve yepyeni sektörler oluşturacak. Sonuçta, gelecekteki nüfus teknolojik açıdan olağanüstü gelişmiş bir çalışma ortamına uyum sağlamak zorunda kalacak. Çalışanlar, teknolojiyle bugün olduğundan çok daha fazla etkileşim içinde olacaklar ve teknolojiye daha fazla zaman ayıracaklar.
Daha genç tasarımcı ve yaratıcı nesiller, önceki nesillere göre teknolojiyle çok daha rahat başa çıkabiliyorlar. Bu genç nesiller, hızla değişen teknolojiye alışkınlar ve bir sürümden diğerine yapılan değişikliklere uyum sağlayabiliyorlar. Gelecek yıllarda insanlara daha fazla hizmet sunacak bu tür teknolojiye uyum ve akışkanlık sağlayabilmek, yaratmanın geleceğinin anahtarıdır.
Otomasyon kaçınılmaz bir şekilde, akıllı telefon sektörü ve Nesnelerin İnterneti gibi başka bilgi teknolojileri patlamalarını beraberinde getirecektir. Ayrıca otomasyon, insanların tam anlamıyla faydalanmasının zor olduğu fırsatlar yaratacak; çünkü otomatikleştirilmiş makinelerin önden gitmesi, insanların da onları takip etmesi daha kolaydır.
Uzayın endüstrileşmesinden ve bunu destekleyecek sektörden bahsetmiştim. Uzayın endüstrileşmesi, insanoğlunun muhteşem yeteneklerini gözler önüne seriyor; otomasyon ve robotik teknolojisinin bir gün muazzam bir noktaya geleceğini ve bize bambaşka, yepyeni sektörlerin ortaya çıkacağını müjdeliyor.
Dünyaya dönersek, diyelim ki bir gün, birisi yoldan karşı karşıya geçebilen, asfaltı ezebilen, işleyebilen ve aynı malzemeyle yolu yeniden döşeyebilen bir robot geliştirdi; nasıl olurdu? İnsanlar bunun gibi robotlar üretecek mi? Evet, aynen öyle. Kesinlikle üretecekler!
İnsanlar sadece bu robotları yapmak ve onların bakımını gerçekleştirmek zorunda kalmayacaklar. Ayrıca projeleri planlamak ve koordine etmek durumundalar. Ondan sonra da robotları sahaya yerleştirmek var elbette. Her gece insanlar uyurken, her yerde sürekli olarak yeniden yol döşeyen ve köprü inşa eden, her gece yeniden inşaat yapan ve mevcut altyapıyı güçlendiren robotlar olsaydı, dünya nasıl bir yer olurdu?
Yaratmanın geleceğinde ne saklı olursa olsun, otomasyon yepyeni bir fırsatlar dünyasının kapılarını açacak. Çalışanlara da, “cobot” iş arkadaşlarıyla yan yana durmaya alışmak kalıyor.