Japon Daiwa House Industry Kentsel Konutları Yenilerken Üretimsel Tasarımdan Faydalanıyor
Vatandaşlarının yüzde 91’i son derece kalabalık şehirlerde yaşayan Japonya, dünyadaki en kentleşmiş ülkelerden biri. Uygun arazilerin yetersizliğiyle birlikte, kentsel alanlarda uzun vadeli konutlara olan yoğun talep, Japonya’daki konut inşaatı sektörünü, geleneksel tasarım yöntemleri kullanarak üstesinden gelinemeyecek zorluklarla baş başa bırakıyor. Dolayısıyla, Japonya’nın en büyük inşaat şirketlerinden, konut inşaatında uzman Daiwa House Industry, ülkenin kentleşme planı doğrultusunda, küçük parsellerde en uygun şekilde yapılar sunabilmek için üretimsel tasarımdan yararlanan özel sistemler geliştiriyor.
Japon konut sektöründe planlar, yapının mülk sahibinin arazisini en iyi şekilde nasıl kullanılabileceğini göstermek adına elle çizilir. Adalardan oluşan ve kısıtlı alana sahip olan bu ülkede, verimliliği en üst seviyeye çıkarmak oldukça önemlidir. Daiwa’nın Bilgi Sistemleri bölümü yöneticisi Takashi Yamasaki, apartman gibi konut inşaatlarında binaların mevcut araziye göre planlanmasının çok önemli olduğunu belirtiyor. Önerilen plan mülk sahibini, topluma katkı açısından da tatmin etmelidir; bu projelerde tek odak noktası kârlılık değildir.
Proje Yöneticisi Masaya Harita, başlangıçta otomatik tasarım araçlarıyla çalışmaya şüpheyle yaklaşıyordu. “Şirketimizde başkaları da otomatik tasarım çözümleri kullanmayı denemişti ama uygulamanın zorluğu karşısında onların yaşadığı hayal kırıklığına bizzat şahit olmuştum,” diyor Harita. Farklı şirketlerin üretimsel tasarımı kullanarak ortaya koydukları işleri görünce, proje yöneticisinin düşünceleri değişti. Harita, “Autodesk’in üretimsel tasarım teknolojisini kullanarak tasarladığı ofislerini ve Hollandalı Van Wijnen şirketinin çalışmalarını görünce, bu teknolojinin bizim de işimize yarayabileceğini fark ettim. Bu sıra dışı yaklaşımlar beni şaşırtmıştı,” diyor.
Autodesk 2015 yılında Toronto, Kanada’da MaRS Innovation District adı verilen ofislerini ve araştırma laboratuvarlarını kurmuştu; üretimsel tasarım iş akışları, bu tesisin yenileme çalışmaları için tasarım seçenekleri oluşturmuş, değerlendirmiş ve yinelemişti. Çalışanlar, çalışma şekilleri ve tercih ettikleri yerleşim düzenleri hakkında bilgi vererek tasarıma katkı sağlamışlardı. Çalışma tarzlarını desteklemek, kolay etkileşim sağlamak, iş yerlerinde dikkat dağıtan unsurları ortadan kaldırmak, binanın gün ışığı almasına yol açmak ve güzel manzaralar sunmak için ölçülebilir hedefler belirlenmişti. Binlerce tasarım seçeneği arasından elenenler, çalışanlardan en üst düzey verimin alınabileceği, yenilikçi bir iş yeri oluşturmuştu. Bu örnekten ilham alan Daiwa House, Autodesk’le özel bir üretimsel tasarım çözümü geliştirmek için bir plan arayışına girmişti.
Üretimsel tasarım yaklaşımı, doğadan aldığı örnekleri geliştirip çeşitli ihtiyaçlara uygun hale getiriyor. Tasarımcılar ve mühendisler, tasarım amaçları, malzemeler, imalat yöntemleri ve maliyet kısıtlamaları gibi parametrelerin girişini yapıyor ve bu parametreler kısa bir sürede sayısız olası tasarım çözümünün oluşturulmasında kullanılıyor.
Daiwa’nın üretimsel tasarım iş akışları, geçerliliğini yitirmiş yöntemlerin yerine, karmaşık konut inşaatı sürecini daha iyi ele alan sistemler getiriyor. Hazırlanan teklifler müşteriye kısa sürede ve son tasarım evresine yakın bir zamanda sunulmalıdır: Onaylanan tasarım, satış ekibinden tasarım ekibine geçtikten sonra, planda yalnızca ufak değişiklikler yapılabiliyor. Daiwa’nın mevcut iş akışıyla kabul edilen tekliflerin tasarımını oluşturmak beş günü bulabiliyor, yeni sistem bu süreci hızlandırabilir. Yamasaki, eğer şirketin satış ekibi bu aracı kullanabilirse, diğer birimlere ihtiyaç duymadan müşterilere sunulacak çıktılara hızla ulaşabileceğini belirtiyor.
Henüz geliştirilmekte olan sistem, hem satış hem de tasarım ekiplerini destekleyecek. “İlk hedefimiz, yakaladığımız işlevselliği, satış ekibinin kullanabileceği bir sisteme entegre etmek,” diyor Harita. “Böylece, üretimsel tasarımı kullanarak yarattığımız, daha önce hayal bile edemeyeceğimiz yenilikçi planlarımızı müşterilerimizle paylaşabileceğiz. Amacımız, aralarında şaşırtıcı planların da bulunduğu bir dizi tasarım sunmak.”
Harita, geleneksel yöntemlerle çizilen planların, geleneksel tasarımlar ortaya çıkardığını belirtiyor ve ekliyor: “İnşaat bittiğinde ortaya çıkan binalar hiç de dikkat çekici olmuyor. Oysa üretimsel tasarım pek çok seçenek sunarak, olumlu anlamda geleneksel eğilimden farklılaşıyor. Bence bu, teknolojinin en cazip yanı.”
Planların kolaylıkla oluşturulabilmesi, müşterilerin ne yapılmaması gerektiğini anlamalarına da neden olabilir. “Şimdiye kadar, bir tasarımın neden işe yaramayacağını bir müşteriye sadece tarif etmeye çalışıyorduk, artık bunu özel görsellerle yapabiliyoruz,” diyor Harita. “Bunun, durumumuzun daha iyi anlaşılmasını ve müşterilerin içinin rahat etmesini sağlayacağını düşünüyorum. Mevcut iş akışımızda, hayata geçirilemeyecek bir projeyi sırf bunu müşteriye izah etmek için çizmek çok zor.”
Daiwa bu sistemi, çalışanlarını etkili bir şekilde eğitmek için de kullanabilir. Harita, satış ekibinde çalışmak üzere işe alınan çalışanlara verilen mevcut eğitimin, masraflı, iş gücü açısından yoğun ve fazlasıyla zaman aldığını söylüyor. “Üzerinde çalıştığımız bu araçları, eğitimle ilgili yükleri büyük ölçüde azaltmak için kullanabiliriz. Yani bu proje, özellikle genç çalışanlarımıza fayda sağlayacak. Bu araçlar sayesinde genç çalışanlarımız, geçmişte bazı personelin daha fazla bilgi ve beceri edinirken karşılaştığı engellerle karşılaşmayacak, bundan sonra yüksek düzeyde bilgiye erişimleri olacak ve bu bilgiyi en iyi şekilde nasıl sunacaklarına ve kullanacaklarına odaklanabilecekler.”