Skip to main content

ESG Nedir? ESG Yatırımının Gezegenimiz ve İşletmeler İçin Beş Faydası

esg nedir

Eskiden bir işletmenin varlık sebebi basitti: Para kazanmak. Yatırımlarına geri dönüş almak ve büyümek arzusunda olanlar için bir işletmedeki veya çevresindeki insanların başına gelen iyi veya kötü şeyler ikinci planda kalırdı.

Ancak zaman sadece yatırımcıları değil, onlarla birlikte işletmeleri ve onların dünyaya bakışlarını da değiştiriyor. Günümüzün kurumsal dünyasında bugün artık şu üç unsur çok önemli bir yer işgal ediyor: hissedarların kazançları, çalışanların refahına dönük sorumluluk ve kamuoyunun yararına dönük hesap verebilirlik. Bir anlamda diyebiliriz ki, işletmeler artık hayırlı işler yapmak ve hayırhah olmak zorundalar. 

Bu gerçek, içinde bulunduğumuz zorlu ve eşi benzeri görülmemiş Kovid-19 döneminde, kendisini her zamankinden daha bariz şekilde hissettiriyor. Zira pandemi koşulları küçük imalatçılardan dev inşaat şirketlerine kadar dünyanın dört bir yanındaki işletmeleri ve insanları etkiliyor. Bunun bir örneği de, günümüzde ESG (Environmental, Social and Governance) kısaltmasıyla tanımlanan çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (yönetişim) temelli yatırımlar. Bunlar, aslına bakılırsa, geçmişte de önemliydi. Ancak, bu yöndeki yatırımlar insanlığın bugün yaşanan pandemiden kurtulması ve şirketlerin gelecekte daha dayanıklı olması için yürütülen çabalar bağlamında daha da anlamlı hale gelmiş durumda. Denilebilir ki, artık daha fazla işletme çevresel, sosyal ve yönetişim temelli konulara odaklanmanın belirli bir vadede iş performansını artırdığını keşfediyor.

esg nedir

Genel hatlarıyla ESG, finans-dışı faktörlerin dikkate alındığı ve sürdürülebilirliğe büyük önem verilen geniş kapsamlı bir tasarım: İş dünyasına bu çerçeveden bakmaya başlayan şirketler, enerji ve malzeme kullanımı gibi çevresel (E) etkilere, işgücü sağlığı, güvenliği ve çeşitliliği gibi sosyal (S) faktörlere ve iş etiği, hissedar hakları ve makam tazminatı uygulamaları gibi yönetişim (G) temelli hususlara öncelik atfedip iklim değişikliğinin yarattığı finansal riskleri denetim altına almak istiyorlar.

İş dünyasının yöneticileri, ESG temelli fonlara yönelik değerleme ve öngörü rakamlarına halen eleştirel bir gözle bakıyor olsalar da, ABD’de sürdürülebilirlik hedefleriyle yönetilen aktiflerin büyüklüğünün bugün 12 trilyon dolar civarında olduğunu da unutmamamız gerekiyor. Bu rakam daha da artacak. Bank of America çatısı altındaki yatırım bankacılığı ve danışmanlık şirketi BofA Securities’in uzmanları, ESG fonlarında önümüzdeki 20 yıl içinde 20 trilyon dolarlık bir aktif artışı yaşanacağını tahmin ediyor. Bu arada, KPMG tarafından 2017 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçlarına bakılırsa, dünyanın en büyük 100 şirketinden 75’i sürdürülebilir yaklaşımlar uyguluyor. Oysa bu oran 1993 yılında yüzde 12 ile sınırlı idi. Bu da gösteriyor ki, ESG temelli faktörler, işletmelerin yönlendirilmesi ve yönetilmesinde kayda değer bir etken haline gelmiş durumda.

Bir mali işler müdürü olarak, ESG yatırımlarını şirketler ve gezegenimiz için bir zorunluluk olarak değerlendirdiğimi belirtmeden geçemeyeceğim. Nihayetinde, bir tane dünyamız var ve onu başkalarıyla paylaşmak ve kollamak durumundayız. Tabii paylaşanlar olarak birbirimizi de gözetmek zorundayız. Neyse ki, insanlar iş dünyasındaki konumlarını, geleceğin daha iyi şekillendirilmesi doğrultusunda kullanma şansına sahip.

Ama belirli bir maliyeti olan bir değişimi, üstüne üstlük kısa vadede benimseme düşüncesi kimilerini endişelendirebiliyor. Sizin de varsa bu yönde endişeleriniz, bir müjde vermek isterim: ESG yatırımları, işletmeniz için fevkalade faydalı. Britanya Kraliçesi II. Elizabeth’in oğlu Prensi Charles tarafından kurulan Mali İşler Müdürleri Liderlik Ağı’nın (CFO Leadership Network) ABD Şubesi’ne mensup bir Mali İşler Müdürü olarak, edindiğim tecrübelere dayanarak söylüyorum bunu. Zaten bu yazıdaki niyetim de, şirketlerinin geleceği ile büyüme potansiyelini dert edinen yöneticilerin ESG’ye önem vermeleri ve bu alana yatırım yapmaları için en az beş neden bulunduğunun altını çizmek.

1. ESG, Gezegenimiz İçin Hayırlıdır

Çevresel felaketlerin nasıl hızlandığı artık herkesin malumu. Çevrenin hızla çöküşüne dair her ay yeni ve endişe verici ayrıntılardan haberdar oluyoruz. Evet, sorunu hafifletme ve daha iyi bir gelecek için çözümler üretmede hükümetler kuşkusuz önemli bir role sahip, ancak iş dünyasının bu sürece öncülük etmek zorunda olduğu da bir gerçek. İşletmeler, sistemsel değişimleri benimseyebilir, hatta bunları zorlama yolunda hükümetlerle ve çeşitli kurumlarla işbirliği yapabilir ve neticede dünya çapında kazanımlar elde etmemizi sağlayabilirler. Yoksa bu kazanımları mümkün kılacak uygulamaları ve yönetişim politikalarını hükümetlerden bekleme lüksüne sahip değiliz.

Şirketler bir şeylerin değişmesini beklemek yerine birçok şey yapabilir, birçok şeyi değiştirebilir. Örneğin, Autodesk’in yaptığı gibi, karbonsuz üretime geçme, yani karbon nötr olma yolunda bir plan geliştirebilirler. Bir işletmenin önüne böyle harikulade bir hedef koyması, iş süreçlerinin iklim üzerindeki etkilerini hesaba katmayı ve bunları sıfırlamayı gerektirir. Bunu, etkin kullanıma yatırım yaparak, yenilenebilir enerji satın alarak ve karbon dengeleme uygulamalarına yönelerek gerçekleştirmek de mümkün. Yani işletmenizin üretim faaliyetiyle ortaya çıkan karbon salımlarına karşılık, aynı miktarda karbonun başka bir yerde tasarrufunu mümkün kılan projelere finansal destek sağlayabilirsiniz. Böyle bir uygulamaya yönelmenin kısa vadede maliyetli midir? Evet, maliyetlidir. Ancak bu yatırımların gelecekte işletmenize fayda sağlayacağı asla unutulmamalı.

esg nedir

2. ESG, İşletmelerin Riski Yönetmesine Yardımcı Olur

Artık şirketlerin yönetim kurullarında ESG’nin ne olduğunu bilmeyen ve ondan konuşmayan kimse hemen hemen kalmadı. Çünkü şirketlerde bir ESG stratejisine sahip olup bu doğrultuda plan geliştirmeye duyulan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Tabii, bu konuda hiçbir şey yapmamanın bedelinin de arttığını söylemeliyiz.

Uluslararası yatırım kuruluşu BlackRock’ın İcra Kurulu Başkanı Larry Fink, 2020 yılında çok sayıda şirketin genel müdürlerine açık bir mektup yazarak, ESG’nin yatırımcılar için günümüzde neden belirleyici bir kriter olduğunu anlattı. Fink, mektubunda temel olarak, “Bakın, iklim riskleri diye bir şey var ve bu riskleri artık ticari hayattaki mevcut risklerinizden ayrı tutamazsınız,” diyordu.

Fink bir yandan da, bu alanda gerçek standartlar ortaya konmadan ve bu standartlar temelindeki ESG rakamları kamuya açıklamadan, bu yatırımları şirketlerin varlıkları cinsinden fiyatlandırmanın zor olduğunun altını çiziyordu. Şu anda 7 trilyon dolarlık bir aktifi yöneten BlackRock gibi kurumların liderliği sayesinde şirketler, yatırım kararlarını alırken ESG’ye yatırım yapmanın maliyetlerini yapmamanın doğuracağı maliyetlerle bir arada değerlendirerek yol almaya çalışıyorlar.

Belki de mali işler müdürleri açısından her şeyi olanca açıklığıyla ortaya koyan temel soru şu: Bu yatırımları yapmamayı tercih ettiğiniz takdirde ilerde nasıl maliyetlerle karşı karşıya kalacaksınız?

3. ESG, İşletmeler İçin İyidir

Sektörün geleceğini etkileyen trendlere dikkat etmek bir mali işler müdürü olarak benim sorumluluğum altında. Bu nedenle, ESG’yi önemseyen aktif bir tutum almanın kendini çok yönlü amorti edebilecek bir yatırım olduğunun giderek daha bariz hale geldiğini görebiliyorum: Bilgi işlem merkezlerindeki karbon salımı, müşteri gizliliği ve güvenlik meseleleri dâhil ESG risklerini yönetmek ve inovasyonu mümkün kılacak şekilde işgücü çeşitliliğini teşvik etmek, gelirleri maksimize edebilir. Ayrıca ESG temelli hususları odağınıza yerleştirmenin, yatırımcıların sizi dikkate almalarını özendirebileceğini de unutmamalıyız.

Peki, iyi bir ESG yatırımı neden çok büyük bir kazanç sağlayacaktır? Bir kere, bu, doğru hususları önemsediğinizi gösterir. Sağlıklı bir yönetim anlayışına sahip olduğunuza işaret eder. Yalnızca kısa vadeye değil, uzun vadeye de odaklandığınızın da göstergesidir. Bu tür bir akıllı yönetim anlayışına odaklanmak, sizi yatırımcıların ilgisine daha fazla mazhar kılar. Bu da nihayetinde daha yüksek getiri anlamına gelir.

Ancak ESG yatırımı yapmak, yapılacak işler listesinde yanına bir işaret konulmayı bekleyen bir maddeden ibaret değildir. Yıllık faaliyet raporunuza birkaç paragraf ekleyerek, “bakın her şey yolunda” yaklaşımı içinde işletmenizi yatırımcılara pazarlayamazsınız. O nedenle artık birçok şirket ESG unsurlarını, gelirin ve yatırımın ardından üçüncü sırada konumlandırıyor. Tabii sırf nehirlere atık boşaltmadığı için, ESG etiketine hak kazandığını zanneden şirketler de var. Oysa unutulmamalıdır ki, işletmeler ancak ESG’ye gerçekçi bir şekilde odaklanmak ve kıyaslamalı bir pazar analizi yapmak suretiyle kendilerini diğer şirketlerden ayrıştırabilir ve yatırımcıların bu ayrışmayı fark etmesini sağlayabilir.

esg nedir

4. Yeni Nesiller ESG’ye Öncülük Ediyor

Önümüzdeki birkaç on yılda, X, Y ve Z kuşakları nüfus ve servet bakımından, II. Dünya Savaşı ile Soğuk Savaş arası dönemde doğan kuşakları gölgede bırakacak ve böylece Amerika Birleşik Devletleri, ülkede refahın dağılımı anlamında büyük bir değişim yaşayacak görünüyor. Şurası bir sır değil: Bu genç kuşaklar, II. Dünya Savaşı ile Soğuk Savaş arasında doğanların, yani benim de ucundan yakaladığım kuşağın gündemdeki bu yakıcı sorun karşısında mezarlıktan geçerken ıslık çalmaya benzer bir ruh hali içinde olduğunu düşünüyorlar.

Çünkü bu yeni kuşaklar ESG’yi derinden önemsiyorlar. O nedenle, şirketlerin ESG standartları ve bu alandaki performansı genç yatırımcıların nasıl ve hangi noktada devreye gireceklerini de büyük ölçüde etkileyecek. Bu kuşakların gözü, daimi olarak sürdürülebilir şirketlerin üzerinde. Bu şirketlerin bu süreçte kendilerine liderlik yapmasını, nerede ve nasıl yatırım yapmaları gerektiği hususunda yardımcı olmalarını istiyor.

ESG’ye yönelik bir planlama yapmamış ve bu konuda bir tutum geliştirmeyi işletmenizin iş hedefleri içine henüz dâhil etmemiş olsanız bile, bu değişimin şu anda gerçekleşmekte olduğunu unutmamanızda fayda var. Bu konuda adım atmayan şirketlerin, kuşaklar arası refah aktarımının gerçekleşeceği önümüzdeki birkaç on yıl içinde, rekabette geride kalacağını da aklınızın bir köşesinde tutmalısınız.

5.  ESG Standartları Yolda

ESG yatırımları yaygınlaşıp pazarda kabul görüyor olsa bile ESG ölçüm ve puanlamaları alanında henüz evrensel standartların hâkim kılındığını söylemekten uzağız. Kurumsal borçlar anlamında iki şirketin kıyaslamasını bu alanda oturmuş standartlar sayesinde kolayca yapabiliyoruz belki, ama ESG açısından böyle bir kıyaslama imkânımız şimdilik yok.

Ancak bu durum da değişiyor. Sustainalytics ve MSCI gibi firmaların oluşturduğu puanlama mekanizmaları sayesinde yatırımcılar, işletmelerin ESG alanındaki çabalarını ve bu çabalar ile elde ettikleri getirileri artık anlayabiliyorlar. Şirketler ticari kararları ile harcamalarını ESG getirileri ve etkilerine daha fazla dayandırdıkça, bu alanda da evrensel bir ölçüm mekanizmasının oturacağını görebileceğiz. İşletmelerin sürdürülebilirlik alanında yaptıklarının kamuoyunu aydınlatıcı doğrultudaki raporlama ve bildirimlerine getirilecek standartlar, ESG yönetimini iyi yürüten şirketlerin iç süreçlerinin görünür hale gelmesine de yardımcı olacak. 

O gün geldiğinde, bu rekabette ön sıralarda konumlanmak istemez misiniz? Ama geride kalırsanız, bu durum yatırım potansiyelinize nasıl yansır, bunu da bugünden düşünmeniz şart.

Bazı şirketler ESG yatırımlarını benimsiyorlar. Çünkü insanların ve gezegenimizin hayrına atılacak adımların, uzun vadede ulaşılacak büyüme hedeflerinin ve bu şekilde elde edilecek kazançların, kısa vadede yaşanması muhtemel sıkıntılara değeceğini düşünüyorlar. 

Evet, kârlılık hâlâ çok önemli. Ancak adil, sosyal sorumluluk içeren ve çevreye duyarlılığı ve sürdürebilirliği önemseyen teamüllere sahip olmak; bir firmanın çalışanları, iş ortakları ve yatırımcılar açısından giderek daha fazla önem taşıyor. Ve bu yenilikçi uygulamaları benimseyen şirketlerin uzun vadede kazançlı çıkacağı da bir gerçek.