İnşaat sektöründe endüstrileşme: Bouygues Construction geleceğin şantiyelerini nasıl inşa ediyor?
Geleceğin ağ bağlantılı şantiyelerinin temeli aslında çoktan atıldı. İnşaat sektöründeki köklü dönüşümün şafağında, Fransız inşaat devi, ufuktaki devrimin niteliğine ilişkin düşüncelerini ve şirketin yaklaşımını paylaşıyor. Verimliliğin artırılması, büyük veriden yararlanma, maliyet optimizasyonu ve çevresel etkinin azaltılması gibi konular inşaat sektörüne tümüyle fayda sağlayacak bu vizyonun esin kaynaklarını oluşturuyor.
Zamanında teslim yükümlülüğü, giderek karmaşıklaşan projelerde kalite güvencesi, şirketler üzerindeki kâr marjı baskısı, sürdürülebilirliğin giderek artan önemi ve karbon ayak izini azaltma eğilimi, şantiyelerde üstesinden gelinmesi gereken güçlüklerden sadece bazıları. Buna karşılık, projenin gerçekleştirilmesi, farklı meslek gruplarına sunulan planların kalitesi ve her meslek için geçerli kural ve kısıtlamaların birbiriyle bütünleşmesine bağlı.
İmalat odaklı yeni bir yaklaşım
Bu yaklaşım, Bouygues Construction bünyesinde iş süreçlerinin gözden geçirilerek, değerlendirilmesine neden olan yeni bir şantiye vizyonu aynı zamanda. Bouygues Construction’ın projelerden sorumlu Dijital Yönetim Stratejisi Müdürü Frédéric Gal, “Bugüne bugün, tasarım aşamasına mükemmel derecede hakimiz. Ancak inşaatlarda proje yaşam döngüsünü daha da seri ve akıcı hale getirmek, BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) modelindeki ayrıntı düzeyini ve parametrik çalışan öğelerin sayısını artırmak üzere uygulama aşamasında dijitalleşme sürecini optimize etmeliyiz,” diye açıklıyor.
“Halen ekip başlarımıza gönderdiğimiz planlar, ögelerin hangi sıraya göre monte edileceklerine ilişkin ayrıntıları içermediğinden planlarda sadece bunların monte edilmiş hali gösteriliyor. Bu, evde monte edilecek bir mobilyanın montaj talimatları olmadan sadece monte edilmiş halinin bir fotoğrafına benzer,” diye devam ediyor. Herhangi bir talimat bulunmadığında, montaj daha az sezgiseldir ve daha fazla zaman alır. Bu durum, şantiyede de aynı.
« Hem sağlık ve güvenlik hem de verimlilik ve çevre açısından büyük kazanımlar »
Talimatların eklenmesi sayesinde şantiyedeki işçilere projenin zamanında tamamlanması için gereken tüm anahtarları tahsis etme olanağı doğuyor. Başka bir deyişle, tasarım aşamasından itibaren daha iyi düşünülmüş ve belgelenmiş bir süreç, uygulama aşamasının da optimize edilmesini sağlıyor. İnşaat sektörünün önde gelen şirketlerinden biri olarak Bouygues Construction açısından bu unsur, dönüşüm süreçlerine esin kaynağı olan endüstrileşme fikrinin odak noktasını oluşturuyor. Nitekim Frédéric Gal bunun hem sağlık ve güvenlik hem de verimlilik ve çevre açısından büyük kazanımlar olduğunu belirtiyor.
« Yalın üretim » demek aynı zamanda verimlilik ve kârlılık demek
Oysa, uygulama aşamasının optimizasyonu için, değer zincirinin tamamının yeniden tasarlanması şart. Bu yeni yaklaşım, genellikle imalat sektörüne özgü süreçlerin de projenin uygulama safhasına dahil edilmesini öngörüyor: Mühendisler ve diğer ekipler arasında döngü dışı iş birliğinin teşvik edilmesi, araçların tasarım aşamasında hazırlanması ve bir veri tabanı oluşturulması projenin daha iyi yürütülebilmesi için vazgeçilmez. Frédéric Gal, projelerde yaşam döngüsünü hızlandırmak için bu bilgileri şantiyelerin hizmetine sunmayı amaçladıklarını ifade ediyor.
Dijital Yönetim Stratejisi Müdürü, “Günümüzde, Revit gibi araçların iyi kullanımı tasarım aşamasını çok iyi yönetmemizi sağlıyor; ancak uygulama aşamasında da benzer bir yaklaşım şart,” diye ekliyor. Bu bağlamda, özellikle blok diyagramdan daha dinamik bir mekanik tasarım konseptine geçilmesi gerekiyor. Böylece, çizimlerde bir değişiklik yapıldığında, değişikliğe uğrayan tüm ögeler tasarım aracı sayesinde otomatik olarak gereken şekilde uyarlanıyor.
Örneğin, sıvacının çalışma ortamında, cıvatadan raya ve alçı panele kadar her eleman birbirine bağlanmış olduğundan, plandaki herhangi bir değişiklikte tümü otomatik olarak değiştiriliyor. Geliştirilen bu yöntem ile doğrudan zamandan tasarruf edilirken iş yükü de azalıyor.
Düşük karbon hedefi
Şu an için öncelikle zincirin tamamına hâkim olmak gerektiğine dikkat çeken Bouygues Construction İnşaat 4.0 Komitesi Başkan Yardımcısı Ludovic Reverdy, özellikle bu yaklaşımı tasarım aşamasının daha da ötesine taşımak, kullanıcı deneyimlerini dikkate almak ve yeni yaratıcı yollar keşfetmenin önemini vurguluyor. Gelecekte, alan ve iş akışlarının bu şekilde yeniden düzenlenmesi çalışma koşullarının iyileşmesini, şantiyede güvenliğin artmasını ve aynı zamanda işlerin hafiflemesini sağlayacak. Bouygues Construction, böylece uzun vadede engellilere veya yeniden işe yerleştirilme sürecindeki kişilere yönelik istihdam olanaklarını da artırmayı umuyor.
Frédéric Gal, böyle bir duyarlılık düzeyinin daha iyi organize olmanın yanı sıra, atıkları azaltarak ve kullanılan malzemelerin nakliyat sürecini yeniden değerlendirerek, şirketin düşük karbon hedeflerine ulaşmasını sağlayacağını belirtiyor. Verimliliğin artırılması, yatırımların geri dönüşü sürelerinin ve karbon ayak izinin azaltılması sayesinde inşaat sektörü profesyonelleri için tam anlamıyla yüksek katma değerli bir yaklaşım söz konusu.
SmartFabrik dönüm noktası : « Farklı düşün, farklı yarat »
Bouygues Grubu için 2018 yılı önemli bir dönüm noktası oldu: Yalın yönetim, BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) modeli ve üretim verilerinin birleşimi sayesinde hayata geçirilen SmartFabrik Ar-Ge projesi, grubun endüstrileşme sürecine daha fazla güç katarak, dönüşüme yönelme isteğinin somut örneklerinden.
Ludovic Reverdy, “SmartFabrik, grup bünyesinde Fransa ve Birleşik Krallık’ta halihazırda mevcut iyi uygulamalardan yararlanma ilkesine dayanıyor. Ar-Ge ile projelerimize diğer sektörlerdeki en iyi uygulamaları aktararak, daha ileriye yöneliyoruz,” diyor.
Bouygues Construction bünyesinde bu yaklaşım, özellikle askeri personel veya öğrencilere yönelik kışla ve yurt binalarını içeren ondan fazla pilot şantiyede uygulanıyor. Frédéric Gal, “Şantiyede uygulamaya geçildiğinde, olası sorunları belirlemek ve elde edilen verilerden yararlanmak üzere bunların döngü dışına alınıp değerlendirildikten sonra yeniden proje döngüsüne dahil edilmesi, bir sonraki projenin uygulama sürecinin iyileştirilmesini sağlayacak,” diyor.
Söz konusu proje, grup için sadece şantiye bazında değil, küresel ölçekte yeniden değerlendirilebilecek satın alma politikalarına dahi yansıyacak bir kazanım niteliği taşıyor. Öyle ki, Ludovic Reverdy, farklı şekilde satın almanın aynı zamanda güvenilir ortaklardan oluşan bir ağın güçlendirilmesinin ötesinde, birlikte gelişme ve ilerleme kültürünü teşvik ve geliştirme anlamına geldiğini de belirtiyor.
Endüstrileşmenin bağrındaki veriler
Büyük veriden yararlanma, yalnızca gerekli malzemenin maliyetlerini değil, aynı zamanda ekipman bakım maliyetlerini de azaltarak, kâr marjının oldukça daraldığı bir sektörde üreticilerin marjını optimize etmenin bir yolu olabilir.
BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) modeli sayesinde inşaat sektörü çok büyük bir veri deposuna sahip. Her ne kadar tamamlanmış bir binanın dijital ikizi ilk modelin yeniden uyarlanmasını mümkün kılıyorsa da, çalışma sırasında üretilen veriler şantiyedeki uygulama sürecinde neredeyse hiç kullanılmıyor. Bu nedenle, dijital ikizin oluşturulması daha kapsayıcı ve iş birliğine dayanan bir çalışma ortamı yaratılmasını sağlıyor. Böyle bir yeni karşılıklı çalışma yönteminin, değer zincirindeki tüm oyuncuların süreçlere dahil edilmesini olanaklı kılarak, karar verme sürecini kolaylaştıracağı ortada. Geliştirilen bu yöntemle doğrudan zamandan tasarruf edildiği için verilerin kullanımına ve müşteri memnuniyetine daha fazla odaklanılabiliyor.
Yakın zamanda Centrale Lille İnşaat Mühendisliği Bölümü İnşaat 4.0 Kürsüsü’nde doktorasını tamamlayan Thomas Danel, doktora tezinde, vinçlerden elde edilen verilerin şantiye verimliliğini artırmaya yönelik kullanımını incelemiş. Kaba yapım çalışmalarında tüm şantiyelerde stratejik bir unsur oluşturan vinçler, özellikle boyutları fazlasıyla büyük ise veya esas kullanıldıkları yerde değil de, farklı bir yerde uzun süre zemine sabitlenmiş ise, her zaman en verimli şekilde kullanılmamaktalar.
“Şantiyede veri toplama ve bunların analizi konularında çalışıyorum. Vinç ve BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) modeli kullanımından elde edilen verileri kullanarak, diğer çalışmaların yanı sıra, şantiye için otomatik günlük çalışma planı oluşturabilen algoritmalar geliştiriyorum. Saat gibi çalışan fabrikalardan farklı olarak, şantiyelerde öngörülemeyen tehlikeler söz konusu olabiliyor. Geliştirilen algoritmalar, potansiyel planlama sapmalarını önceden belirleyebilmek üzere tamamlanan çalışmaların tespit edilmesini sağlıyor. Böylece üretim takibi mümkün oluyor,” diyor Danel. Şantiyelerde hem verimliliği hem de güvenliği artırmak için tasarlanmış dijital bir devrim bu.
Kalitenin güvencesi, endüstrileşme
Grup için iş süreçlerindeki bu dönüşüm, şantiyede değer yaratmaya yönelik çalışmalara önemli derecede yansımakta. İnşaatta endüstrileşmenin özgünlükten yoksun olduğu da nereden çıktı? Mevcut seçeneklerin kalitesinden veya çeşitliliğinden ödün vermek söz konusu olamaz: Tam aksine, grup için önemli olan “görünmeyeni optimize ederek, esnekliği yüksek düzeyde koruyarak, özel üretimi sürdürmek.” Aslında, standartlaştırılmış alanlar elektrik devreleri ve ısıtma, havalandırma ve klima (HVAC) gibi görünmez modülleri içeriyor.
Örneğin Fransa’da, farklı oda türleri için bu görünmez unsurların endüstrileştirilmesi söz konusu olabilir. Öğrenci yurtlarındaki banyolarda, ahşap iskeletli duvarlarda ve teknik kanal sistemlerinde başvurulan prefabrik yapı elemanlarının ilk endüstriyel birlikteliğine Bouygues Construction’da tanık olmak mümkün.
Aynı yaklaşım daha geleneksel sektörlerde de izleniyor. Amaç, çok fazla standardizasyona kaymamak için çok sayıda seçenek sunmak ve böylece bina sakinleri veya kullanıcıların gözlerinden uzak ögelerle ilgili referansların sayısını sınırlayarak, proje yöneticilerinin kendilerini ifade etmelerine olanak tanımak.
Autodesk’in mimari, mühendislik ve inşaat sektörü stratejilerinden sorumlu başkan yardımcısı Nicolas Mangon’a göre, şantiye dışında prefabrikasyon çok sayıda avantaj sunuyor: Teslim tarihleri, kalite ve dolayısıyla maliyetler daha iyi kontrol edilebiliyor. Tasarım ve inşaatı endüstriyel yaklaşımla eşzamanlı bir bütün olarak düşünmenin, inşaat sektörü için olduğu kadar sektörün çevresel etkilerini daha iyi kontrol etmek için de en umut verici yol olduğunu vurguluyor Mangon. Bu, inşaat sektörünün bir bütün olarak verimliliğini artırmak için çalışan ve inovasyonlara öncülük eden Bouygues gibi şirketler sayesinde son dönemde gelişmekte olan bir küresel trend.