2020’de İnşaat Sektörünü Sarsacak 7 Teknolojik Yenilik
Şantiyedesiniz ve bütünleşik algılayıcılar hayati organlarınızla ve atmosferle ilgili verileri buluta gönderirken, size üssel bir kuvvet veren ve yüzlerce kiloluk ağırlıkları zahmetsizce kaldırmanızı sağlayan Terminatör benzeri robot elbiseniz üzerinizde. Bu arada siz bir yandan, artırılmış gerçeklik gözlüklerinizle çalışmanızın üzerine bindirilmiş 3B modelleri izlerken; ofisteki iş arkadaşlarınız diğer yandan, hareketlerinizi yönlendiriyor ve GPS destekli iş ayakkabılarınız üzerinden kesin konumunuzu takip ediyor.
Bilim kurgu filmi gibi mi geliyor? Bu senaryo o kadar da uzak değil. Giyilebilir teknoloji ve geri dönüştürülmüş plastikten üretilen yollardan, bağlantılı inşaata ve blok zincirine kadar, 2020’de inşaat sektöründe kapımızı çalacak, geleceğe ait teknolojiler hakkında bilgi edinmek için okumaya devam edin.
1. Pisti Unutun; Bu Giyilebilir Teknolojiyle Kiriş Üstünde Yürümeyi Deneyin
İnşaat, doğası gereği tehlikeli bir iştir. Baş döndürücü yüksekliklerde çalışmayı ve genellikle sert veya öngörülemeyen hava koşullarında ağır makinelerle iş yapmayı gerektirir. Bu nedenle sektörde, çalışanların baret, gözlük, güvenlik yeleği ve bot gibi koruyucu giysiler giymeleri uzun yıllardır şart koşulmuştur.
Peki ya bu teçhizatın beyni ve kas gücü olsaydı? İnşaat işçilerinin 90 kg’a kadar ağırlıkları kaldırmalarına izin veren dış iskelet kıyafetleri ve benzeri akıllı giyilebilir teknolojiler dikkat çekiyor. Böylece işçiler, taşımak zorunda kaldıkları ağırlıkların azalması sayesinde, daha az kas yorgunluğu yaşarlar ve işte yaralanma riskleri de azalır. Ford fabrikalarında çalışan işçilerin şimdiden bu kıyafetleri kullanmaları hiç de şaşırtıcı değil.
Bitmedi; inşaat teknolojisi alanında yeni kurulmuş bir şirket olan SolePower’ın ürettiği son teknoloji akıllı iş ayakkabılarından haberiniz var mı? Geçtiğimiz yıl bu ayakkabılar bir dizi şirket tarafından test edildi. Bütünleşik algılayıcılar ve iletişim teknolojisi, konum takibine ve ayrıca ilgili taraflara gerçek zamanlı olarak kolayca sorumluluk atamaya izin veriyor: Ayakkabılarda bulunan RFID (Radyo Frekansı ile Tanımlama) etiketleri, saha hizmeti veya ekipman kontrolleri için görevlerin tamamlandığını otomatik olarak doğrulayabiliyor.
2. Şantiyede Süper Hızlı Bağlantıları Uçuracak 5G Ağlarına Hazır Olun
5G ağlarının 2020 yılında tüm dünyada hayata geçirilmesi bekleniyor ve bu teknoloji, inşaat verimliliğini eşi benzeri görülmemiş şekilde etkileyecek. Daha hızlı ve daha güvenilir bağlantılarla, yapay zeka ve BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) kullanılan inşaat tasarımları daha da verimli hale gelecek. Zira 5G ağlar, bir inşaat projesinde yer alan herkesin, devam eden tüm proje bilgilerine, tek bir tasarım platformu üzerinden daha hızlı erişmesine olanak tanıyacak.
5G ayrıca tele-uzaktan (özünde, uzaktan kontrol edilen) operasyonlarda ve gerçek zamanlı video geribildirimlerinde daha iyi iletişimi mümkün kılacak. Bu iyileşme de verimlilik kazanımı ve operasyon güvenliği açısından büyük önem taşıyor. 5G ağlar bunların da ötesinde, sinyalleri tanıyabilen; girdi, harita koordinatları veya talimatlar alabilen; anlık kararlar veren ve iletişimi paylaşabilen tele-uzaktan ekipman ve robot teknolojisinin daha da geliştirilmesini mümkün kılacaktır.
3. İnşaat Sektörü Karbon Ayak İzini Yönetiyor ve En Aza İndiriyor
Karbon emisyonlarını izlemekte ve ölçmekte kullanılan araçlar, inşaatta umut verici bir geleceğe işaret ediyor. Örneğin, İsveç merkezli bir şirket olan Skanska USA, inşaat malzemelerinde bulunan karbon emisyonlarını hesaplayan açık kaynaklı araçlara sahip İnşaatta Gömülü Karbon Hesap Makinesini (EC3) kullanarak, projelerdeki somut karbon emisyonlarını yüzde 30’a kadar düşürmeyi başardı. Yükleniciler ve tasarımcılar Skanska’nın aracını kullanarak, yaygın yapı malzemelerine dair verileri inceleyip, bir projeye yönelik genel olarak şekillendirilmiş karbon ayak izini oluşturabiliyorlar. Söz konusu araç veri şeffaflığı sağlıyor ve proje başlamadan önce projenin karbon ayak izini azaltmaya yardımcı oluyor.
Karbon ayak izi azaltımı konusunu daha da ileri götüren XPRIZE Vakfı, karbondioksit üreten enerji santrallerinin, ürettikleri karbondioksitin kullanılabilir yapı malzemelerine dönüştürülmesine yardımcı olan yenilikler için 20 milyon dolar ödüllü bir yarışma düzenliyor.
4. Yine ve Yeniden: Döngüsel İnşaat, Malzemeleri Tekrar Tekrar Kullanıyor
Döngüsel ekonomi, atıkları ortadan kaldırmayı ve kaynakların sürekli kullanımını teşvik etmeyi amaçlayan bir ekonomik sistemdir. Bugün inşaatlarda 42 milyar tonluk kaynak kullanıldığını ve bunların bir ila iki milyar tonunun (küresel toplamın üçte biri) katı atık alanlarına gittiğini hesaba katarsak, inşaat sektörü kesinlikle değişime gitmesi gereken bir sektördür.
İşte, Danimarkalı hayır kuruluşu Realdania Döngüsel İnşaat Mücadelesi programını böyle başlattı. Program, inşaat atıklarını bu denklemden çıkarmak için bir çözüm bulmayı ve aynı zamanda değerli bir kaynak yaratmayı amaçlıyor. Mücadele programı kapsamında başarılı olan fikirler arasında, organik atık ve mantar sporlarıyla yetiştirilebilecek yapı malzemeleri geliştirilmesi ve eski nesil bir binanın yüksek kaliteli atığının (örneğin, toprak kiremitler ve ahşap kirişler) yeniden kullanılarak yeni nesil binalar için malzemeye dönüştürülmesi yer alıyor.
PlasticRoad, plastikten sürdürülebilir yollar oluşturmak için, tüketiciler kullanımını takiben ortaya çıkan plastik atıkları kullanıyor. Projenin ilk kurulumu yaklaşık 30 metrelik bir bisiklet yolu olarak, Hollanda’nın Zwolle kentinde yapıldı. Bu yolun (daha fazla geliştirme için kullanılacak) veri toplayan algılayıcıları ve kendi yağmur suyunu yöneten bir sistemi bulunuyor.
İsrail’de yeni kurulan bir şirket olan UBQ’nun geliştirdiği teknoloji, plastiği yapı malzemelerine dönüştürmenin bir başka örneğini sunuyor. Bu teknoloji, çöpleri tepsiler ve paketleme kasaları gibi günlük eşyalara dönüştürülebilen topaklar halinde ayırıyor, öğütüyor, doğruyor, parçalara ayırıyor, temizliyor ve ısıtıyor.
5. Makine Öğreniminin ve Yapay Zekânın Yükselişi
Makine öğrenimi ve yapay zekâ sayesinde, yükleniciler artık kendi verilerini daha iyi kararlar vermek için kullanabiliyorlar; daha önce bu tür yöntemler kullanmak mümkün değildi. Örneğin, eskiden verimlilik ve performans verileri varken, planlamaya yardımcı olmak için, bu veriler üzerinden veri madenciliği yapmak oldukça karmaşıktı.
Bugün yapay zekâ, işlerin ne kadar sürede, hangi sırayla ve maliyetlerle yürütülmesi gerektiği konusunda bilinçli önerilerde bulunarak, planlama süreçlerine katkı sağlıyor. Örneğin, TradeTapp ve Construction IQ, genel yüklenicilere yeterlilik, analiz ve özel risk azaltma önerileri sunmak için, yapay zekâyı kullanıyor.
6. Önceden İmalat ve Modüler Yapılar Banliyölerde Kendilerine Yer Buluyor
Önceden imal edilmiş evler, özellikle Kaliforniya eyaletinin San Francisco kentindeki Bay Area bölgesi gibi aşırı pahalı bölgelerde, inşaat ve satın alma maliyeti açısından geleneksel evlerden çok daha ucuz olmaları itibariyle büyük ilgi görüyor. Bu tip evlerin aynı zamanda daha dayanıklı olduğu ve geleneksel evlere göre daha kısa sürede inşa edildiği de aşikar.
Kaliforniya eyaletindeki San Jose şehri yönetimi, kısa süre önce yeni bir hızlı onay programını duyurdu. Bu program, tek aileli bir mülk üzerine ikinci bir konut, yani ek konut birimi (ADU) inşası için izin almayı kolaylaştırıyor ve teşvik ediyor. Şehir yönetimi tarafından onaylanan ve Hollanda’dan esinlenilen ilk ADU’lar, merkezi Kaliforniya’nın Redwood City şehrinde bulunan Abodu şirketi tarafından üretiliyor. Şirket, iki hafta içinde teslim edilebilen 46 metrekarelik evleri, 199.000 dolar fiyat etiketiyle satıyor.
ADU’lar afet bölgelerinde acil ihtiyaçlara yönelik olarak da kullanılabiliyor. Plant Prefab şirketi tarafından geliştirilen Sunset BUD LivingHome ise Kaliforniya’nın Malibu kentindeki yangın mağdurları için geçici yaşam alanı sunan bir ADU. Fabrikalarda üretilen bu evler sahada inşa edilenlere göre daha hızlı, daha uygun maliyetli ve daha güvenilir.
7. Bağlantılı İnşaat ve Blok Zincirinde Veriler Olağanüstü Önemli
Bağlantılı inşaat, verilerin iş sahaları, makineler ve işçilerin inşaat ekosisteminin merkezinde yer alması gerektiği fikrine dayanıyor. Mesele basit gibi görünse de; inşaatın farklı aşamalarında farklı platformların kullanılması nedeniyle, veriler (özellikle bina operasyonları bilgileri) mimardan mühendise, yükleniciden mal sahibine aktarılırken genellikle kaybolabiliyor.
Blok zinciri, inşaat sektöründeki en sarsıcı teknolojilerden biridir. Zira, bu teknoloji, çok fazla sayıda ve çok farklı türde işlemi kaydetmeye, etkinleştirmeye ve saklamaya imkan tanıdığı için, işlemlerde sorumluluğu olan herkesi kayıt altına alabilir. Bunun da ötesinde, Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS), planlamacıların, tasarımcıların ve mühendislerin inşaat planlama sürecinde her zaman dikkate alması gereken hayati coğrafi veriler sunuyor. Son olarak blok zinciri, GIS ve bağlantılı inşaat iş akışlarının yardımıyla, bu veriler çok daha güvenli bir şekilde saklanabiliyor.