Teknolojinin Sağladığı İşbirliği Mühendislik Ekonomisini Nasıl Düzene Koyacak
Stadyumların, gökdelenlerin ve şehirlerin belkemiğini üretim şirketlerinin çalışmaları oluşturuyor. Ancak bu işletmelerin karşılaştığı asıl sorun, sadece giderek karmaşık hale gelen tasarımlardaki yapboz parçalarını oluşturup inşa etmek değil, aynı zamanda nakit akışını en yüksek düzeye çıkarmak ve mühendislik ekonomisini bir düzene koymak üzere, birden çok projedeki inişleri ve çıkışları fabrikayla birlikte yönetebilmektir.
Tedarik zincirindeki ve nakit akışı yönetimindeki aksaklıklar, üreticiler için her zaman zorluk yaratmıştır ve bu zorluklardan genellikle proje değişiklikleri sorumlu tutulur. Üreticiler, en küçük montaj işlemlerinden, birbirine bağlı en büyük mühendislik işlerine kadar biliyorlar ki; değişikliklerin yapılması gerektiğinde, zor durumda kalacak olanlar kendileri.
Ancak paylaşım ekonomisini imalata uygulamak, büyük ve küçük üreticilerin, yapı süreçlerine özgü tasarım aksaklıklarına daha ustaca karşılık vermesine yardımcı olacaktır. Bulut teknolojilerinin benimsenmesiyle ve bilgi yönetimi, makine öğrenimi ve büyük verideki yeni gelişmelerle birlikte üreticiler ve imalatçılar, tedarik zincirleri üzerinde daha çok denetim ve tahmin edebilirlik elde ederek, daha çevik hale geleceklerdir. Paylaşım ekonomisinin, yapı mühendisliğinin geleceğini ve üretimi iyileştirebileceği yollardan bazıları şunlardır:
Aksaklıkları En Düşük Düzeye İndirip, Kârı En Yüksek Düzeye Çıkarmak
Üretenlerin, montaj yapanların ve şantiyeye malzeme taşıyanların zaman çizelgelerini hazırlamak, en iyi koşullar altında bile yeterince zor olabilir. En küçük bir tasarım değişikliği bile, üretici kârlarını etkileyebilen bir aksaklık anlamına geliyor. Malzeme satın alımlarını en yüksek düzeye çıkarmaya, envanteri en düşük düzeye indirmeye ve işçilerine ödeme yapmaya çalışan yöneticiler, iş akışlarında aniden küçük değişiklikler görebiliyorlar. Bu tür durumlar işlerin dalgalı bir şekilde birikmesine, öngörülemeyen işçilik maliyetlerine ve beklenmeyen malzeme teslimlerine neden olabiliyor. Üreticilerin tasarım değişiklikleri için genellikle aldığı fazladan ücretler bile, tedarik zincirinin tamamına yayılan bu kesilmelerin gerçek ek maliyetini nadiren karşılıyor.
Nakit akışı aksadığında, küçük üreticiler veya birden fazla işle ilgilenenler, daha büyük işletme sorunlarıyla karşılaşabiliyor. Rekabetçi bir ekonomide firmalar yeni işleri reddedemezler. Bu firmaların, değerli müşterileriyle iş ilişkilerini koruyabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaları gerekir. Böyle durumlarda aynı anda her konuyla baş etmek çok zordur.
Bu tasarım kesilmelerini en düşük düzeye indirmek, sadece projelerin daha hızlı bitmesi değil, aynı zamanda kâr ve olası zarar arasındaki fark anlamına da gelebilir. İşte tam da bu noktada, paylaşım ekonomisi büyük bir fark ortaya koyabilir. Üreticiler için en umut vaat eden fırsatlardan biri, tasarım ve imalat ekiplerinin ortak standartları ve en iyi uygulamaları ortak bir veri ortamında daha iyi paylaşmalarını sağlamaktır. Elbette şirketler bunu, şu anda yapabiliyor. Ancak bulut teknolojisi, büyük ekiplerin veya çok sayıda ortaktan oluşan grupların (birden fazla fabrika, dış kaynak şirketleri, mühendislik şirketleri) proje teslimatıyla ilgili veri aktarımının sürekliliğini sağlarken, aynı zamanda birebir aynı standartlara paralel olarak çalışmalarını çok daha kolay hale getiriyor.
Çevik Takım Yönetimi
Geçmişte bir üretici, belirli bir projeye ayırabileceği üretim kapasitesinin kısıtlılığı nedeniyle, programa uyabilmek adına, aldığı işin bir kısmında dış kaynak kullanımına gitmek zorunda kalabiliyordu. Daha kesin ve gerçek zamanlı işbirliğine erişim sayesinde, üreticiler ekip üyelerinden çok azını belirli işlerle görevlendirip, üretim ve mühendislik standartlarını dış kaynak ekipleriyle paylaşarak, artık programa ve bütçeye bağlı kalabiliyor. İşe yeni girenler de daha hızlı eğitilip, bilgilendirilebiliyor. İşlerin bölüştürülmesi, ani artan yeni işleri idare etmeyi (ve riskleri paylaştırmayı) kolaylaştırıyor. Birden fazla ekibi yönetmenin her zaman belirli bir sabit maliyeti olacaktır elbette; paylaşım ekonomisindeki gelişmeler, yatırımların daha çok ödül getireceği anlamına geliyor.
Bu sürecin, üreticinin detaylandırma çalışmasını nasıl etkileyebileceğini bir hayal edin. Özenle hazırlanmış bir standardizasyon çabası olmaksızın, birden çok şirketin tek bir proje üzerinde detaylandırmayı idare etmesi oldukça zor olabilir. Artık, dijital olarak bağlantılı ekipler ve fabrikalar sayesinde, çelik bağlantı detay standartları, üretim standartları, model numaraları, etiketleme ve takip yöntemleri, hatta satın alma ve lojistik gibi alanlarla ilgili standartlar, daha kolay ve tutarlı bir şekilde paylaşılabiliyor.
Bilgisayarlı tasarım halihazırda mühendislik ve üretim ekiplerinin, iç kalite güvence veya kalite kontrol süreçlerindeki günlük işlerini otomatikleştiriyor ve veriyle ilgili birlikte çalışma zorluklarının üstesinden gelmeyi sağlıyor. Bu kalite yönetimi standartlarını paylaşmak, işbirliğini geliştirecek ve detaylandırma işleminin daha hızlı ve odaklanılmış biçimde yapılmasını sağlayacaktır.
Bu yeni modelde, daha küçük üreticiler, düzensiz bir proje akışını yönetmeye çalışırken çözümsüzlüğe sürüklenmek yerine, ne zaman olursa olsun ortaya çıkan yeni işleri almaya devam edebilecekler. İhtiyaç duyduklarında kolayca detaylandırma kapasitesi ekleyip, yine de kârlılıklarını koruyabilecekler.
Bu kavramlar, stadyum inşası gibi dev projelerin üreticiler açısından çok daha sorunsuz bir şekilde yürütülmesini sağlayabilir. Yüksekte monte edilen çelik kirişlerin ve çatı sistemlerinin, geleneksel çelik iskeletlerin ve tırabzanlar gibi çeşitli parçaların üretimi dahil olmak üzere büyük görevlerin her biri, birçok ofis ve atölye arasında daha kolay bölüştürülebilir, koordine edilebilir ve incelenebilir. Ekipler, projeleri daha küçük görevlere bölmek için bulut teknolojisini kullanmak suretiyle, süreç takiplerini eş zamanlı yürütebilir ve böylece kimse kimsenin bir işi bitirmesini beklemek zorunda kalmaz. Montajcılar iş paketlerini önceden planlayarak, daha küçük işleri daha iyi dijital bilgilerle yürütebilirler.
BIM’le (Yapı Bilgi Modellemesi) bağlantılı bulut çözümleri, üreticilerin kalite kontrol süreçlerini iyileştirmesine de yardımcı olabilir. Örneğin üreticiler, çelik yapıları kurmadan önce, sütun bağlantı cıvatasının inşa edildiği andaki konumlarını doğrulamak için, Autodesk BIM 360 Layout gibi teknolojiler kullanıyor. Her şeyi koordine etmek ve paylaşmak kolaylaşıyor.
İşbirliğinin Önündeki Engelleri Azaltmak
Dijital anlamda işbirliği yaygınlaştıkça ve proje ekipleri küreselleştikçe, paylaşım ekonomisi, kültürel ve nesiller arasındaki boşluklarla karşılaşacaktır. Bazıları bu zorluğun büyümeyi engelleyeceğine inanıyor; ancak doğru bakış açısıyla, bu zorluk bir kazanca dönüştürülebilir. Ekiplerin küreselleşmesi, mühendislik ve detaylandırma alanında daha çok profesyonele erişilmesine imkan tanıyacaktır. Teknolojiler günlük görevleri otomatikleştirdikçe ve üreticiler en iyi uygulamaları standart haline getirdikçe, işbirliğinin önündeki engeller azalacaktır. Yazılım, birinci derece bir kalite kontrol aracı gibi hareket ederek ve uzmanlara daha geniş bir pazar açarak, üretim standartlarının korunmasını sağlayacaktır.
Teknoloji, işgücü eksikliğiyle karşı karşıya kalan üretim ve imalat sektörlerine genç işgücünü çekmek için de bir araç olabilir. Daha iyi işbirliği sayesinde, doğrudan meslek okulu veya üniversiteden çıkan yeni nesil çıraklar, ustalardan iş öğrenebilirler (veya tam tersine, atölyedeki onlarca yılın deneyimine sahip uzmanlar, dijital gelişmelere yabancı olmayan nesillerden teknolojik beceriler kapabilirler).
Daha iyi dijital işbirliği sayesinde işçi ağı genişledikçe, üretim sektörü diğer çığır açan teknolojilerden de etkilenecektir. Makine öğrenimi cihazları er ya da geç düşük seviyeli işleri üstlenecektir; çoğu kişi bu durumu, sadece işgücünü azaltacak bir araç gibi görse de bu teknoloji aynı zamanda, daha iyi bir iş akışı ve verimlilik, sonuç olarak da üretim şirketleri için daha çok iş vadediyor.
Amazon Alexa’nın, mühendislerin daha çok tasarım seçeneği bulmasına yardım eden veya genç detaylandırma uzmanlarının bir şirkette onlarca yılda oluşmuş deneyime ulaşabilmesini sağlayan ve mühendislikten anlayan bir versiyonunu düşünün. Bu tür bir teknolojik yardım, işçilerin işbirliği yapmasını, iletişim kurmasını ve önemli şeylere odaklanmasını sağlamanın yanı sıra, ek projeler almalarına da imkan tanıyacaktır.
Projeler daha çok uzmanlık gerektirdikçe ve karmaşıklaştıkça, mühendisler ve detaylandırma uzmanları daha düşük değerdeki işleri otomatikleştirmek için teknoloji kullanırken veya bunları dış kaynaklara yaptırırken, daha değerli işlere odaklanabilecekler. Üreticiler, iş akışı yönetiminde kaybolmadan, değişen tasarımlara ayak uydurabilmek için daha düzenli, duyarlı ve hızlı hareket edebildiği sürece, daha fazla fırsat yakalayabilirler. Teknoloji, üretim ve imalattaki iniş çıkışları, sabit ve yukarı yönde bir çizgiye çekebilir.