Olimpik Altyapıların Akıllı Şekilde Yeniden Kullanılması, Ev Sahibi Şehirlerin Altın Madalya Kazanmasını Sağlayabilir
Müsabakaların ardından ev sahibi kentlerde hissedilen etki söz konusu olduğunda, Olimpiyat Oyunlarının zengin bir miras bıraktığı söylenemez. İlk modern Olimpiyatlar 1896 yılında Atina‘da düzenlendi. O zamandan bu yana, olimpik altyapılardan yeniden faydalanabilen ev sahibi şehir sayısı yok denecek kadar az. 2008 Yaz Olimpiyatları için inşa edilen Pekin Ulusal Stadyumu, 80.000 koltuğa yakın kapasitesini doldurmaya yetecek kadar büyük etkinlikler bulmakta zorlanıyor. Rio de Janeiro ve Atina’daki Olimpik köyler kaderine terk edilmiş halde. Olimpiyatlar, sunduğu kentsel modernizasyon vaadini yerine getiremediği görülüyor.
Pek çok ev sahibi şehre kıyasla iyi bir performans sergileyen Londra’da vatandaşlar, 2012 Yaz Olimpiyatları yaklaşırken, Olimpiyatların etkileriyle ilgili ciddi endişelerini dile getirdi. Bu endişeler arasında, toplu taşıma, yerel işletmeler ve mahalleler üzerindeki baskı ön plana çıkıyordu. Şehrin sakinleri, yaşanacak ziyaretçi akınının, sınırları halihazırda zorlanan sistemin üzerinde ek baskı oluşturacağından korkuyordu. Örneğin Sporcu Köylerinden uygun fiyatlı konutlar haline dönüştürmek gibi, eski mekanları Olimpiyat sonrasında yeniden kullanma çabaları yetersiz kaldı.
Los Angeles’ın 2028 Olimpiyatları için ev sahipliği 2018 yılında kesinleştiğinde, büyüyen şehir halihazırda, ulaşım ağını yenilemek için oluşturduğu 20 yıllık kentsel planının ilk aşamalarındaydı. Başlangıçta davalarla ve yasal işlemlerle karmaşıklaşsa da bu proje, eskiyen su altyapısının yerine geçecek daha sürdürülebilir bir sistemin yanı sıra, güncellenmiş bir ulaşım ağıyla, daha fazla bağlanabilirlik ve erişim vaat ediyordu. Yine de vatandaşlar bu gelişmenin, şehir sakinlerinin uzun vadeli ihtiyaçları yerine, Olimpiyatların kısa vadeli gereksinimlerine hizmet edeceğinden endişe duyuyorlar.
Peki ya Los Angeles, mevcut altyapı sorunlarını çözer ve Olimpiyat sonrası kentsel başarının bir örneği olursa?
Olimpiyatlara ev sahipliği yapma görevini üstlenecek şehirlerin, hassas bir dengeyi yönetebilmesi gerekiyor. Proaktif ve yenilikçi bir planlama yaklaşımına “ileriye yönelik kentsel gelişim” de denilebilir. Bu yaklaşım, ortaya çıkan yeni faktörlere ve zamanla evrim geçirecek yerel kısıtlamalara uyum sağlayan kentler için hazırlanan üretimsel bir tasarımdır. Bu ilk başta kulağa pek net bir plan gibi gelmese de bu denli esnek ve uyum sağlayabilen bir şekilde yapılaşma, uygun olmayan şartları tahmin etmeye gerek bırakmayacaktır.
Tasarım süreçleri evrildikçe bu, yapı yöntemlerini belirleyen rollerin yeniden ele alınabileceği anlamına gelebilir. Örneğin, bir Dinamik Kaynak Sağlama Danışmanı, Los Angeles büyükşehir bölgesindeki inşaat projeleri ağını yönetebilir. Bu inşaat projeleri robotları kullanırsa, montaj hattından şantiyeye kadar tüm aşamalarda çok ihtiyaç duyulan öngörülebilirlik ve üretkenlik büyük olasılıkla ortaya çıkacaktır.
Dinamik Kaynak Sağlama Danışmanı rolünü üstelenen birisi için otomasyonun kapsamı, inşaat ekosistemi içinde algılanan ve birbirine bağlanan tüm şantiyeler ağını denetlemeyi içerebilir. Ürün portföyü yerine merkezi bir platformda çalışmak; malzemelerin, ekipmanın ve işgücünün, farklı alanların değişen ihtiyaçlarına göre güvenli ve verimli bir şekilde dağıtılmasını hızlandırabilir. Böylece, kullanılmayan malzemelerin israfıyla ya da işgücü fazlasıyla ilgili sorunlar ortadan kalkar. İnşaata ilişkin geleneksel yaklaşımları yeniden yapılandırmak, bir projedeki kaynak israfını büyük ölçüde azaltabilir; ve şehrin arz ve talep dağılımının daha simetrik olmasını sağlayabilir.
Bir başka yeni görevi üstlenen Veri Savunucuları, kamu sektörüyle sivil vatandaşlar arasında köprü görevini yerine getirebilir. Veri Savunucuları, gelişim sürecine bilgi sağlamak ve vatandaşlar için “veriyi deşifre etmek” üzere, toplumla, yerel hükümetle ve Uluslararası Olimpiyat Komitesiyle (IOC) birlikte çalışabilir. Bu kişiler, iyileştirmelerin etkilerini anlamak ve ihtiyaç duyulan kaynakları belirlemek amacıyla, tahmine dayalı analizden yararlanabilen Akıllı İyileştirme Mühendisleri gibi diğer alanlardan uzmanlarla birlikte çalışabilirler. Kamuoyunu yönetmek zor ama gerekli bir iştir.
O halde, Olimpik tasarım ve inşaat sürecinin gerçekleşmesini sağlamak için, uzmanlardan oluşan böyle yeni bir ekip toplansa ve görevlendirilseydi? Bu durumda IOC, gerçekçi bir bütçe planlamasını teşvik edebilir, şeffaflığı artırabilir ve kamu yararına hizmet eden sürdürülebilir yatırımları destekleyebilir. Olimpiyatlar yerel liderler ve vatandaşlar için bir fırsat olarak yeniden konumlandırılabilirse, ev sahibi şehirlerin elde ettiği sonuçlar bir hayli farklı olabilir. Bu bağlamda Olimpiyatlar, yerel liderlere bölgesel ulaşım ve altyapı hedeflerini yerine getirmek üzere yetki sağlayabilir. Ayrıca veri güdümlü içgörülere daha iyi erişim sağlayarak vatandaşlara söz hakkı verilebilir.
Los Angeles Olimpiyatları için alt yapının teslim edilmesine dokuz yıldan az bir süre kaldı. Bu süre içinde şehir, kent sakinlerinin ihtiyaçlarıyla uyum içinde, etkinlik planlama ve kapasite sorunlarını başarılı bir şekilde nasıl ele alabilir? Faktörler, sadece proje maliyetini ve planlamasını değil, sisteme entegre edilecek konut taleplerini, kent sakinlerinin temel ihtiyaçlara (market alışverişi, su, okullar, toplu taşıma merkezleri) uzun vadeli erişimi ve ziyaretçi deneyimini de içeriyor.
İşleri farklı şekilde yapmak karmaşık bir görevdir. Üretimsel tasarım gibi araçlar planlayıcılara, çok farklı karmaşıklık seviyelerini yönetme ve tüm çözüm kümesini incelemek için, tasarım ve inşaat ekipleriyle birlikte çalışma yeteneği sunuyor. Peki, uzman bir inşaat ekibinin sistemi test etmesi için, Olimpiyatlar kadar büyük bir projeyle çalışmaktan daha iyi ne olabilir? Programlamaya uyarlanabilir yeniden kullanım yaklaşımı çerçevesinde üretimsel tasarım araçlarının geliştirilmesi, iş ölçümlerini bir araya getirilebilir; bu sayede, su kıtlığı ve sıkışık inşaat programları gibi kaynak kısıtlamaları da göz önüne alınabilir. Mevcut altyapı, Olimpik etkinlikler için amaca uygun hale getirilebilir; ve geçici yapılar kolayca yıkılabilir, bunların ham maddeleri diğer projelere yeniden dağıtılabilir.
İleriye yönelik kentsel gelişim, uygulanan yaklaşım ne olursa olsun, tamamen sorunsuz olmayacaktır. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Los Angeles’a herhangi bir başka ev sahibi şehir gibi davranamayacağını kabul etti: Los Angeles’ın halihazırda onlarca yıldır yürütülen kentsel planlama teklifi, Olimpiyatlar gibi büyük ölçekli bir etkinliğe ev sahipliği yapmayı hesaba katmamıştır. Olimpiyat etkinliklerine hangilerinin katkı sağlayabileceğinin belirlenmesi için planlama projelerinin yeniden değerlendirilmesi gerekecektir.
Örneğin Los Angeles, ülkedeki en iyi metro sistemlerinden birine sahip olsa da şehir nüfusunun yalnızca küçük bir kısmı bu sistemi kullanmaktadır. Los Angeles ve gelecekte Olimpiyatlara ev sahipliği yapacak diğer şehirlerdeki ulaşım ve diğer altyapılar, Olimpiyatların planlanmasının getirdiği büyük değişimle bir Rönesans yaşayabilir.
Şu fütürist senaryoyu gözünüzde canlandırın: Yeniden kullanılmaya başlanmış eski bir ulaşım hattında, kısa bip sesleriyle metro vagonu kapılarının açılışını ve kapanışını bildiren yepyeni bir metro istasyonu. Metro, müstakil evlerin, kafelerin ve çarşıların yer aldığı tipik bir Los Angeles mahallesine hizmet veriyor. Bir grup genç, ardından iki küçük çocuğuyla bir anne ve bir sürü bitkin yolcu vagondan çıkıyor. Birkaç sürücüsüz özel araba yoldan geçiyor. Bu trafik sıkışıklığından arınmış bölgede yalnızca toplu taşıma araçlarının (tabii ki elektrikli), bisikletlerin ve yayaların durmasına izin veriliyor.
Los Angeles ve Olimpiyatlara ev sahipliği yapacak şehirler için, bu tür bir kentsel diriliş mümkün. Her şey, ileriye yönelik kentsel gelişimin dinamik imkânlarını benimsemekle başlayacak.
Autodesk’te stajyer olarak çalışan Jessy Escobedo‘ya özel teşekkürlerimizle. Escobedo’nun araştırması bu makalenin temelini oluşturmaktadır.