Skip to main content

Prefabrik Yapılar Krizlerin Üstesinden Gelmede Büyük Fırsatlar Sunuyor

emergency buildings Women’s College Hospital toronto

Kovid-19 salgınının Wuhan kentinde tavan yaptığı günlerde, Çinliler çelik karkas esaslı, basit konstrüksiyonları temel alan toplam 2.600 yatak kapasiteli iki hastanenin inşaatını 10 gün gibi kısa bir süre içinde tamamladılar. Bu durum, fabrikada üretilip süratle hizmete sokulabilen olağanüstü durum binalarının, kriz dönemlerinde daha hızlı harekete geçme ve binlerce insanın hayatını kurtarma yolunda toplumları nasıl daha yetkin kılabildiğini gösteren örnek bir vaka oldu. Ayrıca tasarım ve inşaat teknolojilerinin, sıkı çalışma ve kararlılık gibi faktörlerle bir araya geldiğinde neler başarıldığı görüldü. Ancak modüler prefabrik yapıların tamamının aynı olmadığını bilmekte fayda var!

Kovid-19 pandemisi, yaşanan bir krizin (ister bir kasırga isterse virüs salgını olsun) etkisini fabrika ön üretimli (prefabrik) yapılar yoluyla hafifletmenin mümkün olduğunu gösteren canlı bir örnek oluşturdu. Yine de bu durum, belirli bir master plan dahilinde geliştirilmiş, yatak kapasitesi yüksek ve karmaşık hastane binalarının, en azından yakın bir gelecekte, iki haftadan daha kısa süre içinde inşa edilebileceği anlamına gelmiyor. Prefabrik yapılar dünyayı gelecekte belirebilecek pandemilere hazırlamak yönünde, belirli açılardan kısa vadede çare olabilecek bir görüntü çizerken, kimi açılardan orta, kimi açılardan da ancak uzun vadede yarar sağlayabilecek çözümler sunuyor.

Acil Müdahale

Son aylarda hastanelere duyulan talep arttıkça, acil durum idaresinden sorumlu yöneticiler dikkatlerini bir anda, otel ve yurt gibi binalara yöneltti. Bu binalar her ne kadar bir sağlık hizmeti verebilmek doğrultusunda gerekli oda, yatak ve temel altyapı hizmetleri sunsalar da, teknolojik yenilenme ve güçlendirme gibi işlemlerin hızlıca tamamlanmasına uygun sayılmazlar.

Sahra hastanesi çadırının içi.

Bu tür binalar bulundukları yere uygun şekilde inşa edildiğinden, sadece mevcut halleriyle fayda sunarlar. Bu binaları başka bir yere taşıyarak kullanamazsınız. Sağlık hizmeti ihtiyacının sona ermesinin ardından, müteahhitler binayı eski haline getirmek zorunda kalacaklarından, yenileme çalışmaları boşa gitmiş olabilecektir.

Covid-19 salgınıyla birlikte, dünya genelindeki pek çok park ve stadyumda sahra hastaneleri kurulduğunu gördük. Sağlık hizmeti veren kuruluşlar, bu geçici barınakları çok kısa süre içinde inşa edecek altyapıya sahip olsa da, çadırlar çok uzun ömürlü olmadıkları gibi, sert hava koşullarına dayanıklı da sayılmazlar.

Oysa seri halde bir araya getirilebilen konteynerler ya da modüler yapılar, bu tip acil durumlarda ihtiyaçlara cevap verebildikleri gibi uzun ömürlü bir seçenek olarak da kendilerini kanıtlayabilir. Tıpkı çadırlar gibi, ön üretimli modüler yapılar da geçici olarak ve hızlıca hizmete alınabilen çözümlerdir. Yeniden kullanılabilir de olan bu yapılar, Kovid-19 hastalarına bakım hizmeti vermek ya da bir doğal afet sonrasında yaralıları tedavi etmek gibi, ihtiyacın gerektirdiği şartları karşılayacak şekilde inşa edilebilirler.

Modüler: Altı ila 12 Ay

Kovid-19 henüz dünyanın tüm bölgelerinde varlığını aynı şiddette hissettirmemiş olsa da, şu ana kadar şanslı olagelmiş coğrafyaların da önümüzdeki aylarda bu salgınla tanışacağını biliyoruz. Dolayısıyla yerel yönetimler, durumun kötüleşmesi ihtimalini düşünerek, bölge hastanelerinin kapasitesinin yetersiz kalmasını önlemek üzere, bazı orta vadeli acil durum çözümlerini hayata geçirmeyi şimdiden değerlendirmek zorunda.

Şartlar 6 ila 12 aylık bir hazırlık sürecine izin veriyor ise, geçici çözümler geliştirmek yerine, üretim bantlarında değişliğe gidebilecek ya da üretimlerini hızlandırabilecek mevcut fabrikaları çalıştırma seçeneğine yönelmek mümkün. Örneğin, BLOX şirketinde çalışan arkadaşlarım, Kovid-19 krizi dolayısıyla hâlâ tam kapasiteyle sağlık hizmeti tesisleri inşa etmeye devam ediyorlar. Ayrıca seyyar tip yoğun bakım ünitelerini prefabrik olarak üretebilme kapasitesine de sahipler. Prefabrike çözümler üretme imkânı bulunan diğer imalatçılar ile yüklenici şirketler ise üretimlerini, modüler otel, okul veya prefabrike (mekanik, elektrik ve sıhhi) tesisat inşasından doğrudan doğruya hastane yapımına kaydırabiliyor.

Elbette mülk sahiplerinin ve yüklenici firmaların ihtiyaç duydukları çözümleri sektörün yanlış tarafında aramaları da ihtimal dahilinde. Ancak unutmamalı ki, fabrika ön üretimli yapılar, olağanüstü haller söz konusu olduğunda hem kısa hem orta hem de uzun vadeli ihtiyaçları karşılayabilir; tabii ki doğru zaman aralığının gerektirdiği doğru çözümlerin tercih edilmesi şartıyla. Bir seri konteyner imalatı programıyla üç yıl da geçse çok katlı hastaneler inşa edemezsiniz. Benzer şekilde, hedef bir master plan dahilinde çok daha büyük hastaneler inşa etmekse, ön üretimli, modüler yapılar inşa eden küçük fabrikalar ihtiyacınızı karşılamaz.

ABD’nin Alabama eyaletine bağlı Bessemer kasabasında bulunan BLOX Built endüstriyel inşaat tesisindeki üretim hattında bir işçi, iç içe geçen tıbbi modüller üretiyor.

Ön Üretimli Yapılar: Üç ila 5 Yıl

Çok katlı ve binlerce yataklı devasa hastanelerin tasarım ve inşası genellikle yıllar sürer. Bu nedenle mülk sahipleri ve inşaatçılar prefabrik yani ön üretimli yapıları seçenek olarak ortaya koyacaklarsa, proje takvimi ve planlamasında sürecin tümünü dikkate almak durumundalar.

Projenin bütününden sorumlu olarak sözleşmeye imza atan ana yükleniciler (müteahhitler) ve tasarımcılar, geleneksel inşaat sürecinden farklı olarak, proje merkezli değil, yapı elemanları merkezli tasarım anlayışıyla hareket ederek daha işin başında tam bir uyum içinde hareket etmelidir. Bu sürece ön üretimli prefabrik yapı elemanları inşa eden tedarikçiler de dahil edilmeli ve tüm aktörler “İmalat ve Montaj için Tasarım” (DfMA) ilkelerinde ortaklığı esas alarak birbirlerinin çalışmalarını bütünleyen birer çözüm ortağı gibi davranmalıdır. Ana müteahhitler ön üretimli yapı elemanlarını tedarik etmek ve bunları menfezler, dağıtım rafları, banyo bölmeleri, operasyon odaları, bitki odaları ve hatta asansörler gibi mevcut bileşenlerle entegre eden bir rol oynayacaktır.

Bu yapı elemanları (paralelde zeminin tesviyesi de yapılırken) fabrikada üretilip yeni hastane inşaatı alanına ya da mevcut hastanenin genişletme sahasına sevk edilerek, zamandan tasarruf sağlanması ve bu şekilde inşaat sürecinin günler, haftalar, hatta aylar önce tamamlanması mümkün kılınabilir.

Boston merkezli makine tesisatı şirketi Cannistraro’da şantiye dışında çalışan bir işçi, bir yapının sıhhi tesisatını prefabrik sistemle imal ediyor.

Sektör, taşeronların imalat atölyelerine daha fazla enerji harcamalarını sağlayarak, “İmalat ve Montaj için Tasarım” (DfMA) esasları üzerinde bir ekosistemin gelişip olgunlaşmasına imkan tanıyabilir. Bu yaklaşım sayesinde prefabrik yapıları devreye sokarak standart yapı elemanları üzerinde daha az zaman harcayan, buna karşılık otomasyon ve dijitalleşme gibi diğer endüstriyel inşaat yöntemlerine daha fazla odaklanma şansı yakalayan şirketler, daha başarılı olabildikleri gibi bu alandaki fırsatları kucaklamak üzere yeni fabrikalar kurma yoluna da gidebilir.

Daha Temiz ve Daha Güvenli Alanlar İçin Fabrika Ön Üretimi

Fabrika ön üretimli (prefabrik) yapıların, hastaneler gibi kritik öneme sahip altyapı binalarının tasarım ve inşasında makul bir seçenek olarak belirmesinde şaşırılacak bir taraf yoktur; zira prefabrik imalat hem daha güvenli ve daha hijyenik yapılar demektir, hem de hastaların tedavi süreçlerinin iyileştirilmesi anlamına gelir.

İşin bu yönünün benim için önemli olmasının nedenlerinden biri de, bir iş arkadaşımın kızının beyin tümörüne karşı verdiği uzun soluklu mücadeleyi, birkaç yıl önce kaybetmiş olması. Bu kız sekiz yıl süren hastalığının yarısından fazlasını hastanede geçirdi. Gerek hastanedeki hasta bakıcılar gerekse de ailesi, onun bakteri ve virüslerle temasını azaltmak için odasının temizlik ve hijyenine hep büyük özen göstermek zorundaydı. Dolayısıyla, ne zaman kendimi bir hastane inşaatının planlama safhasında bulsam, aklıma hep onun gibi hastaları ve ihtiyaçlarını getiririm ve hayatta kalabilme mücadelesi veren bir hasta odasının yanı başında gerçekleştirilebilecek tozlu, gürültülü faaliyetlerin ve inşaat döküntülerinin bu tip hastalara verebileceği zararı en baştan elimine etmenin gerekliliğini düşünürüm.

Miller Electric isimli altyapı şirketinin uzman ekibi, Florida’daki bir binanın güç trafosuna ait modülleri sahaya boşaltıyor.

Uzun lafın kısası, “İmalat ve Montaj için Tasarım” (DfMA) ile fabrika ön üretimli inşaat, zaman ve maliyet tasarrufu sağlamanın yanı sıra, hastane sistemleri ile taşeronların hastalar için daha az rahatsızlık veren, daha sağlıklı binalar inşa etmelerine yardımcı da olur.

“İmalat ve Montaj için Tasarım” (DfMA) stratejisi, yeni teknolojileri de dikkate alan bir tasarım anlayışıyla hareket etmeyi gerektirir. MRI (ya da kimi zaman Emar) denilen manyetik rezonans görüntüleme yöntemi veya radyoterapide yeni bir yöntem olarak benimsenen proton tedavisi gibi teknolojinin yoğun kullanıldığı mekanların ayrıştırılması DfMA anlayışının hayata geçirildiği güzel örnekler olarak son yıllarda öne çıkmaktadır. Bu tip mekanlar, bölümler içeren ve hastalar için önemli bakım hizmetleri sunan yapılar geleneksel yapılara göre ön üretimle daha hızlı bir şekilde tedarik edilebildiği için sağlık hizmeti şirketlerinin gelir üretme takvimini de öne çekebilmektedir. Teknoloji, kapasite ihtiyaçlarına göre ölçeklendirilebildiği gibi yeni teknolojiler geliştikçe, eskilerinin yerini alması da daha kolay olmaktadır.

Acil Durum Binalarında Neden Prefabrik Üretim Esas Alınmalı?

Maliyeti ve proje takvimini her şeyin önünde tutmak gibi eski inşaat yöntemlerinde mutlaka benimsenen yaklaşımlar aslında her zaman ve her yerde önemlidir. “İmalat ve Montaj için Tasarım” (DfMA) anlayışı ile fabrika ön üretimli modüler yapılar işte tam da bu noktada ne denli kritik bir rol oynadıklarını göstermekte; maliyet, takvim ve işin ufkuna dair daha fazla netlik sağladıkları açıkça görülmektedir. Ancak ben sadece bu netliğe değil, onun yanı sıra, hastalar, hastane personeli ve fiziki çevre için daha az sıkıntı yaratan, daha sağlıklı hastaneler görmeye de ihtiyaç duyduğumu özellikle belirtmeliyim.

Neyse ki, fabrika ön üretimli yapılar sektörün daha sürdürülebilir bir karakter kazanmasına da önayak oluyor. Bu yönde imalat yapan tesisler, şantiyelere kıyasla daha temiz, daha güvenli ve daha kontrollü ortam sunuyorlar. Ayrıca, şantiyede yapılan çalışmalarla eşzamanlı olarak diğer yapıların üretilmesine de olanak tanıdığı için, fabrika ön üretimli yapılar elbette daha da verimliler.

Ayrıca, fabrikalardaki işçi grupları aynı anda birden çok işin üstesinden geldiği için, ekipler bir iş üzerinde çalışırken, öğrendiklerini üretim hattındaki bir sonraki işte de uygulayabiliyor. Diğer bir deyişle, öğrenme eğrisi hızlanıyor.

Son olarak, fabrika ön üretimli yapıların inşaat sektörü için, genel anlamda daha iyi fırsatlar sağladığını da sözlerimize eklemiş olalım. Söz konusu olan, ister Kovid-19 vakaları için ayrı bir ek binaya ihtiyaç duyan küçük bir kasaba hastanesi olsun, ister büyük şehirlerde şu anda yüzlerce yatağa ihtiyaç duyan büyük bir hastanenin inşaatı olsun, prefabrik yapılar bu pandemi süresince her ölçekteki acil durum müdahalelerini hızlandıran çözümler sunabiliyorlar. Ve biliyoruz ki, fabrika ön üretimli yapılar; mimarlık, mühendislik ve inşaat alanlarını giderek daha akıllı ve daha güçlü hale getirecek ve toplumların dara düştükleri zamanlarda konuya doğru çözümlerle donanmış bir şekilde müdahale etmelerine yardımcı olacaktır.

Yazar Hakkında

Amy Marks, Symetri'nin dijital dönüşüm, sürdürülebilirlik, sanayileşmiş inşaat ve yeni ve verimli çalışma yöntemleri de dahil olmak üzere ortak iş vizyonlarını ve hedeflerini ifade etmeleri için müşterileri ve dahili ekipleri destekleyen küresel stratejisine liderlik etmektedir.

Profile Photo of Amy Marks - TR