İsviçreli Kamera Üreticisi ALPA Dijital Geleceğe Odaklanıyor; Analog Süreçlerini Bitiriyor
İsviçreli fotoğraf makinesi üreticisi ALPA’yı duymamış olabilirsiniz; ancak firmanın profesyonel ve son teknolojiye sahip makineleri uzun yıllardır koleksiyoncuların, uzmanların ve fotoğrafçılık tutkunlarının favorileri arasında.
Müzisyen ve aynı zamanda başarılı bir fotoğrafçı olan Lou Reed bir ALPA hayranıydı. 2019 yılında vefat eden moda tasarımcısı Karl Lagerfeld ve dünyaca ünlü Fransız foto muhabiri Raymond Depardon da fotoğraf çekimlerinde ALPA’yı tercih edenler arasındaydı. Trappist manastırına mensup rahip ve yazar Thomas Merton’ın ALPA marka bir fotoğraf makinesiyle yarattığı, meditasyona yönelik soyut kompozisyonlar, yazarın ölümünden sonra Columbia Üniversitesinin Nadir Kitaplar ve El Yazmaları Kütüphanesinde sergilendi.
ALPA fotoğraf makineleri özellikle mimari, peyzaj ve otomotiv fotoğrafçılığı alanlarında profesyonel fotoğrafçılar tarafından kullanılıyor. İsviçre saatleri gibi, ALPA fotoğraf makineleri de kusursuzluklarıyla biliniyorlar ve köklü bir gelenekleri var. Sayısallaştırma, her iki sektörden imalatçılar için de büyük bir zorluk teşkil ediyor. Ancak ALPA, ürün teklifleri ve tasarım araçları hakkında verdiği bazı akıllı kararlar sayesinde, hem ürünlerinde hem de imalat süreçlerinde analogdan dijitale geçmeyi başarmış.
Saat Sektöründen Doğdu
ALPA fotoğraf makineleri kusursuz ve net resimler sunmalarıyla tanınır; kişiye özel üretilen müzik enstrümanları gibi, bu makineler de alanlarında uzman kişiler için tasarlanır. Bu kusursuzluğun kökeni İsviçre saatçilik sektörüne uzanır. ALPA fotoğraf makinelerini, İsviçre’nin Jura bölgesinde Pignons isimli şirket 1944 yılında üretmeye başlamış. Pignons adı, Fransızca dişli kelimesinden geliyor. Şirket, tarihi boyunca saatçilik sektörüne de tedarikçilik yapmış.
Fotoğraf makinelerinin seri üretimi 1970’lerde artış gösterince, Pignons küresel rekabette zorlanmaya başlamış. Şirket, 1970’lerin ortalarında ALPA Si serisi için Japonya’dan Chinon ile ortaklık kurmuş; ancak bu ortaklık, karışık sonuçlar doğurmuş. ALPA sonraki on yıl boyunca, piyasaya yüksek kaliteli ama pahalı modeller sürmeye devam etmiş. Kısmen sektördeki otomasyon nedeniyle şirket 1990 yılında iflas etmiş ve ALPA piyasadan silinmiş. Altı yıl sonra grafik tasarımcı ve psikolog Thomas Weber, öğretmeni ve partneri etnolog Ursula Capaul ile ALPA marka ismini satın almış.
Bu yıl ALPA’nın yönetimini devralan, Ursula Capaul’un yeğeni Carlina Capaul, “Teyzem ve kocası, 50 yaşına geldiklerinde tamamıyla yeni bir şey yapmak istemişler,” diyor. “Bu alana yabancı olmaları nedeniyle tüm normları ve gelenekleri yıkmaları kolay olmuş.”
Şirketin yeni sahipleri ilk önce fotoğraf makinesi formatındaki geleneklere karşı çıkmış. Başlangıçta, ALPA piyasaya sadece 35mm formatında makineleri sunarak, Leica ve Japonya’daki şirketlerle aynı ligde yer almış. ALPA’nın küresel piyasada ayakta kalabilmesi için, Weber ve Capaul yatırım yapacak bir özelleşmiş pazar bulmak zorunda kalmışlar; ve bunu, orta boy fotoğraf makinelerinde bulmuşlar. Olağanüstü görüntü kalitesi nedeniyle, orta boy makineler moda ve reklam fotoğrafçılığında tercih ediliyor. Weber ve Capaul için orta boy makinelere odaklanmak, hem dijital hem de analog makinelerin yanı sıra, daha modüler ve esnek ürünler üretmelerine izin vermiş.
Benzersiz Mekanik İşleme
Bir ALPA fotoğraf makinesi üç bileşenden oluşur: lens, gövde ve dijital arkalık. Bu tasarım basit görünse de ALPA’nın kataloğunda tamamı altı temel modelden oluşan, 400’den fazla ürün varyasyonu bulunuyor. Rosenbauer, “Bu kadar geniş bir ürün yelpazesi sunduğumuz için, mekanik işleme konusundaki sınırlarımıza hızla ulaşıyoruz,” diyor. “Küçük üretim miktarları göz önüne alındığında, imalat maliyetlerimizi düşük tutmak için ek yöntemlere odaklanmak zorundayız.”
ALPA freze ve tornalama işlemlerini çoğunlukla destek parçalarının imalatı için kullanıyor. Şirket kavrama, taşıma ve diğer ekipmanlarda 3B baskıya geçmiş ve neredeyse her makinenin içinde 3B baskıyla oluşturulmuş en az bir parça bulunuyor. Rosenbauer katmanlı imalatın, güneş siperliği veya tutma yeri gibi özel üretim fotoğraf makinesi aksesuarlarında, herhangi bir finansal kayıp yaşamadan optimum üretime olanak tanıdığını söylüyor.
Tasarım ekibi Autodesk Fusion 360 yazılımıyla çalışıyor. Rosenbaur, “Bu uygulama, bizim açımızdan tam anlamıyla çığır açıcı oldu,” diyor. “Hangi platformda [Windows veya Mac] çalıştığınızdan bağımsız olarak kullanabileceğiniz, piyasadaki birkaç yazılım çözümünden biri.”
Fusion 360 bulut üzerinden kullanıldığında, birbirinden uzak çalışan kişiler arasında çok daha hızlı veri alışverişine olanak tanıyor. Sık sık iş seyahatlerine çıkan Rosenbauer, “Çalışanlar, aynı anda yorum yapabilir, bağlantı gönderebilir ve dosyayı düzenleyebilir. Bu da çevik iş akışlarının en iyi şekilde yürütülmesini mümkün kılıyor,” ifadesini kullanıyor.
Gözlerini geleceğe diken şirket, üretimsel tasarım kullanımını yeniden araştırıyor. Rosenbauer, üretimsel tasarımın, CAD uygulamasını daha da hızlı ve daha yalın kılacağına inanıyor. ALPA’nın modüler yapısı göz önüne alındığında, fotoğraf makinelerinde birçok bağlantı parçası yer alıyor ve üretimsel tasarım bunları gelecekte en iyi hale getirmeye yardımcı olabilir. Bu da daha kısa tasarım ve üretim süreçleri, daha hafif bileşenler ve daha düşük malzeme maliyetleri anlamına gelir. Ve böylece şirket müşterileri nezdinde prim yaparken, piyasadaki rekabette yer almaya devam edebilir.