Skip to main content

Üniversite Öğrencilerinden Hayat Kurtarma Mücadelesine Beş Proje ile Anlamlı Katkı

Öğrenci Projesi 3B Baskı

Üniversiteler kapalı, dersler artık online olarak işleniyor. Ancak, öğrenciler ve üniversiteler böyle bir dönemde bile pandemiyle mücadeleye katkı sunacak projeler üretmekten geri durmuyor. 3B yazıcılar yardımıyla siperlik üretiyor, hastalığın seyrini takip etmeyi sağlayan uygulamalar geliştiriyorlar.

1. Dresden’den 3B Baskıyla Üretilmiş Koruyucu Ekipman

Sağlık bakanlıklarının Kovid-19 pandemisinden ötürü son haftalarda karşı karşıya olduğu en önemli görevlerden biri, kişisel koruyucu ekipman (KKE) tedariki oldu. Bu ekipmana en çok ihtiyaç duyan kesimler (hekimler, hastane çalışanları ve acil durum personeli) için ayrılan stokların tükenmiş olması ve elde yeterli miktarda KKE olmaması, Kovid-19 hastalarıyla sürekli yakın temasta bulunan sağlık çalışanlarının enfekte olma riskini artırıyordu.

Söz konusu ekipman açığının Almanya özelinde giderilmesine yönelik en önemli katkılardan biri, ülkenin doğusundaki Saksonya eyaletinin en büyük üniversitesi olan Dresden Teknik Üniversitesi’nin (TU Dresden) öncülüğündeki bir ittifaktan geldi. Araştırma odaklı eğitim ve öğrenim programlarıyla bilinen TU Dresden’in dünyanın bilim ve kültür alanında önde gelen bazı araştırma enstitüleri ile birlikte bundan 10 yıl önce oluşturduğu DRESDEN-Concept adını taşıyan araştırma ittifakı, sağlık kesiminde yaşanan KKE eksikliğini giderme yönünde son derece kritik bir adım attı. DRESDEN-Concept, kendisi gibi yine Saksonya’da yer alan ve biyoteknoloji ile tıp teknolojisi alanlarında faaliyet gösteren bazı şirket ve araştırma merkezlerinin oluşturduğu bir birlik olan Biosaxony ile işbirliğine giderek ekipman eksiğini kapatma doğrultusunda ortak bir proje başlattı.

Proje kapsamında araştırmacılar, 3B baskı ve enjeksiyon kalıplama teknolojilerinden yararlanarak plastik siperlikler üretiyor ve bu şekilde ülkenin pandemiyle mücadelesine katkıda bulunuyor. DRESDEN-Concept’in Biosaxony ile birlikte yürüttüğü çalışmalar sonucunda, Almanya’da hastane ve muayenehaneler ile itfaiye teşkilatlarına bugüne dek toplamda 3.000’in üzerinde siperlik gönderilmiş durumda.

Almanya’da bazı araştırma kuruluşları ile şirketler, hastane ve itfaiye çalışanlarına yüz koruyucu siperlik imal etmek üzere ortak bir çalışma yürütüyor. Kaynak: Dresden İtfaiye Teşkilatı.
 
TU Dresden, Biosaxony ve DRESDEN-Concept tarafından ortak bir araştırma projesiyle üretilen bir yüz koruyucu siperlik. Kaynak: Axel Spickenheuer, Leibniz IPF.

Araştırmacıların soruna ivedilikle bir çözüm getirebilmeleri için gece ve gündüz vardiyalı bir düzende uzun saatler boyunca çalışmaları gerekti. 3B baskının gerektirdiği çeşitli üretim adımlarını gerçekleştirme arzusundaki araştırma kuruluşları, bu amaçla ihtiyaç duydukları CAD belgelerine açık kaynaklı bir platform olan 3D Printing Media Network üzerinden eriştiler. TU Dresden Üniversite Hastanesi ile Biosaxony bünyesindeki doktora öğrencileri ile uzman personel siperliklerin kalite kontrolünü gerçekleştirip dezenfekte edilerek dağıtıma hazır hale getirilmesinde bizzat görev aldılar.

Dresden İtfaiye Teşkilatı Sözcüsü Michael Klahre durumdan memnun görünüyor: “Aldığımız yüz koruyucu siperlikler günlük acil yardım ve can kurtarma hizmetlerimiz için büyük önem arz ediyor. Bu siperlikler, hastaların özellikle burun, ağız ve boğaz bölgelerinden sürüntü testi için numune alınması sırasında enfeksiyon kapma olasılığına karşı etkili koruma sağlıyor.”

2. Warwick’te Üretilen Yüz Koruyucu Siperlikler

Dresden’deki araştırma projesine benzer bir çalışma İngiltere’nin Warwick Üniversitesi’nden geldi. Bu üniversitede katmanlı imalat alanında doktora öğrenimi gören Elizabeth Bishop, çeşitli dallarda mühendislik eğitimi alan öğrencilerden oluşan bir ekiple birlikte, Büyük Britanya’nın Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) çatısı altındaki sağlık kuruluşları için yüz koruyucu siperlik bileşenleri üretiyor. Bunun için, genelde plastik ve polimer malzemelerin kullanıldığı ve katmanlı imalata yönelik bir uygulama yöntemi olan geniş formatlı Erimiş Malzeme Şekillendirme’den (Fused Deposition Modelling – FDM) yararlanılarak büyük ölçekli 3B plastik baskı gerçekleştiriliyor. Bishop ve çalışma arkadaşları, siperliğin alın bandı ile şeffaf polikarbonat kısımlarını dört dakikadan kısa bir süre içinde üretebiliyor. Bishop, siperlik üretiminde yazıcının nozul boyutuna bağlı kalmamak için, tasarımı Autodesk Fusion 360’da parametrik olarak hazırlamış. Ancak siperliklerde Avrupa Birliği’nin teknik mevzuata uygunluğunu belgeleyen CE işareti bulunmuyor. Bu nedenle, Bishop’ın önerisi, “bu siperliklerin elde CE sertifikalı siperliklerin bulunmadığı acil durumlarda ya da ikincil, ilave koruma katmanı olarak kullanılması” şeklinde.

Üretimi tamamlanmış mavi yüz koruyucu siperlik tutucular. Kaynak: Elizabeth Bishop.
 
Yüz koruyucu siperliklerin alın bantları dört dakikadan kısa süre içinde yazdırılabiliyor. Kaynak: Elizabeth Bishop.
 
Warwick Üniversitesi’nde üretilmiş yüz koruyucu siperlikler. Kaynak: Elizabeth Bishop.
 
Warwick Üniversitesi'nde yürütülen çalışmalar ne kadar yorucu olursa olsun, Elizabeth Bishop yüzünden gülümsemeyi hiç eksik etmiyor. Kaynak: Elizabeth Bishop.

3. Stanford’un Tasarım Yarışması

Bu arada, Okyanus’un diğer yakasında, yüz koruyucu siperliklerin üretiminden ziyade tasarımına odaklanılmış durumda. Kaliforniya’daki Stanford Üniversitesi bu amaçla tüm dünyadaki öğrencilere açık olan bir yarışma düzenledi. Söz konusu yarışma ile öğrencilere, Fransız spor ekipmanları üreticisi Decathlon’un ürettiği sualtı dalış maskelerini temel alan tasarımlar yapma çağrısında bulunuldu. Söz konusu maskelerin bir bağlantı valfi yardımıyla modifiye edilmesi işlemi ilk olarak, İtalya’da “Isinnova” isimli start-up şirket tarafından hastanelerin koruyucu ekipman ihtiyacını karşılamak amacıyla gerçekleştirilmişti. “Şnorkel maskesi” olarak da bildiğimiz bu dalış ekipmanını modifiye eden İsinnova, bir bağlantı valfi yardımıyla maskeyi hastanelerdeki suni solunum cihazlarına bağlanabilir hale getirmişti.

Stanford’daki bir proje grubu, şu aralar o maskelerin gelecekteki olası pandemiler için nasıl bir tasarımla geliştirilebileceğini ve sağlık personelinin kullanımına verilebileceğini görmek için Autodesk Ambassador Hub’ı devreye sokarak öneriler almaya ve bunları değerlendirmeye çalışıyor. Yüz kısmı hava geçirmeyen geleneksel sualtı dalış maskeleri insanın kafasına sıkı bir şekilde oturduğundan birkaç saat takmak bile baş ağrısı ve havasızlık şikayetlerine yol açabiliyor. Dolayısıyla, yeni tasarımın hem rahat olması hem de yeniden kullanıma uygun olması gerekiyor. Ancak iş orada bitmiyor. Tasarım aynı zamanda N95 veya FFP2 standardındaki yüz maskesi filtreleriyle de uyumlu olmalı, onlarla birlikte kullanılabilmeli. Bu, maskelerin artık bir şnorkele değil ama onun yerine SARS-CoV-2 gibi virüsleri bulaştırabilecek damlacıkları yakalayabilen bir filtreye gereksinimi olacağı anlamına geliyor.

Geleceğin maskesinin 3B modeli. Kaynak: Edilson Matias Junior.
 
Tasarımını Standord Üniversitesi’nin yarışmasına gönderenlerden biri de makine mühendisi Edilson Matias Junior. Kaynak: Edilson Matias Junior.

4. VDI’dan Online Çözümler

Pandemiye karşı verilen mücadeleye katkı sunan bir başka proje yine Almanya’dan geldi. Alman hükümeti, Mart ayının sonlarında bilgisayar programcılarının, grafik tasarımcılar ve proje yöneticileri ile birer takım oluşturarak katıldığı ve diğer takımlarla yarıştığı “hackaton” adı verilen yarışmalardan birini düzenledi. #WirvsVirus etiketiyle düzenlenen yarışmada amaç, ekiplerin koronavirüsle mücadele doğrultusunda online çözümler geliştirmesiydi. Öneri ve projelerini paylaşmak isteyen herkese açık olan etkinlikte katılımcılardan 48 saat içinde bir konsept oluşturmaları ya da ilk prototiplerini programlamaları istendi.

Katılımcıları arasında 15 öğrenci ile Alman Mühendisler Birliği’ne (VDI) kayıtlı genç mühendislerin bulunduğu yarışmada toplam 28.361 kişi yarıştı. Siemens’te yazılım mühendisi olarak görev yapan Andreas Stutz, yazılım geliştiriciler ile bilgisayar bilimcilerin yanı sıra, doğa bilimciler, makine mühendisleri ve diğer alanlardan mühendislerin de yer aldığı bir grupla yarışmaya katılanlar arasındaydı. Stutz’un ekibiyle birlikte geliştirmeyi hedeflediği “Deeper” isimli uygulama, kullanıcıların hastalığın seyrini gözlemlemelerini ve enfeksiyon riskinin yüksek olduğu bir yerde bulunup bulunmadıklarını öğrenmelerine olanak tanıyor.

Deeper, aslında üç uygulamanın imkân ve becerilerinin bir araya getirilmesiyle oluşan karma yapıda bir program. Bünyesinde Robert Koch Enstitüsü tarafından geliştirilen Corona-Datenspende (Korona Veri Bağışı) uygulaması ile Berlin’deki Charité hastanesinin oluşturduğu ve kullanıcılara sahip oldukları semptomlar hakkında sorular sorup karşılığında uymalarında yarar olan tavsiyeler veren CovApp uygulamasının becerileri özel bir yer tutuyor. Ancak bu kadarla sınırlı değil. Deeper, Almanya’da şu sıralar planlanma aşamasında olan bir başka temas izleme uygulamasından süzülen verilerden de yararlanıyor. Stutz ile RWTH Aachen Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Torben Deppe liderliğindeki ekip, olasılık temelli algoritmalarını açık kaynak temelli bir platform üzerinden diğer geliştiricilerin de erişimine açmaya karar verdi.

Stutz, neden bu kadar çok mühendisin uygulama geliştirme aşamasında yer aldığı sorusuna, mühendislerin projede farklı rol ve sorumlulukları olduğunu hatırlatarak ve herkese ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek cevap veriyor: “Bir kısmımız profesyonel olarak yazılım geliştirme alanında uzman. Ben şahsen, proses kontrol sistemlerinin geleceğin mimarisindeki yeriyle ilgili bir araştırma yürütüyorum. Bunun yanı sıra, öğrencilerin çoğu müfredatlarında kod yazıyorlar. Ancak bu projede en çok ihtiyaç duyulan bilgi ve becerileri, eğitimleri dışındaki boş vakitlerde katıldıkları faaliyet ve çalışmalarda edindiklerini anlıyoruz.”

5. Dublin’den Uzaktan Çalışma Konulu Web Semineri

İzolasyon kurallarının yürürlükte olduğu ve sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı dönemlerde önemli bir kısmımız her gün işe gidip gelmiyor. En azından masabaşı işlerde çalışanlar günlük işe gitme rutinini geride bırakmış durumdalar. Mart ayının ortalarından beri dünya genelinde birçok çalışan için ofis demek bazen bir mutfak masası bazen de oturma odasındaki kanepe olmuş durumda. Gelgelelim, bu durum herkes için, özellikle de sanayi sektörü için pek geçerli değil.

Peki, sanayi sektörü çalışanları işyerlerinin evden çalışma sistemine geçmesi yönündeki hükümet tavsiyelerini nasıl değerlendiriyorlar? 23 Nisan tarihinde düzenledikleri web tabanlı bir seminerde işte bu ve benzeri sorulara yanıt arayan Dublin Teknoloji Üniversitesi’nden bir ekip, Autodesk BIM 360 gibi yazılımların yardımıyla, özellikle proje tasarımı ekipleri arasında online olarak oluşturulabilecek işbirliği fırsatlarının neler olabileceği konusundaki önerileri masaya yatırdı.

Bulut bilişim olanaklarından yararlanarak mimarlık ve mühendislik alanında nasıl işbirliği yapılabileceğini öğrenmek isteyen 100’ün üzerinde kişinin katıldığı etkinlikte cevabı aranan sorulardan bazılarını şöyle sıralamak mümkün: Bir proje kapsamında bir araya gelen taraflar online yürüttükleri çalışmalarında nasıl organize olup işleri nasıl yönetirler? Sonuçlar, ara adımlar, planlar ve taslaklar proje paydaşlarınca nasıl değiştirilebilir ve nasıl karşılıklı geliştirilebilir? Dublin Teknoloji Üniversitesi’nde farklı teknolojik disiplinlerde dersler veren Kevin Furlong ve Barry McAuley gibi akademisyenlerin organize ettiği online seminer, uzaktan çalışmayı gerekli kılan tek etmenin koronavirüs pandemisi olmadığını, bu gerekliliğin muhtemelen devam edeceğini, hatta gelecekte daha da büyüyebileceğini göstermesi açısından ayrıca önem taşıyordu.

Yazar Hakkında

Carolin Werthmann, Almanya’daki Konstanz Üniversitesinin Edebiyat, Sanat ve Medya Çalışmaları bölümü mezunudur . Callwey Verlag yayınevinin dergi bölümündeki stajı esnasında mimarlık ve restorasyon alanlarına yoğunlaşan Werthmann, staj sonrasındaysa, Münih Televizyon ve Film Üniversitesinde ve Bavyera Tiyatro Akademisinde kültür gazeteciliği alanında uzmanlaşmıştır. Kendisi şu anda, aralarında Almanya’nın öncü gazetelerinden Süddeutsche Zeitung da olan yayınlar için yazıyor.

Profile Photo of Carolin Werthmann - TR